"Artık yaşın da geçiyor kızım!" (KÖRDÜĞÜM) -10-

A -
A +

Ceyda yatağında zıpladı: - Aaaa... Söz verdin ya! Hem nesi var, aslan gibi çocuk... Seda içini çekti: - Ben nasıl konuşurum ki onunla... Babamı biliyorsunuz? Ben gizli işler yapamam, nereye giderim, nasıl arkadaşlık ederim ki Emre'yle. Yapamam, boş hayaller bunlar. Uzun zamandır sessiz kalan Eda atıldı: - İlk defa doğru bir laf ettin işte... Ceyda burun kıvırdı bu sözlere: - Asıl siz saçmalıyorsunuz, istedikten sonra her şey yapılır, yoksa evde kalmış kız kurularına döneceksiniz... Bir gün tanımadığınız biri çıkıp gelecek ve hayatınızın geri kalan kısmını belki de sevmeden, istemeden o insanla geçirmek zorunda kalacaksınız. Sonra da mutsuz bir hayat sizi bekleyecek. Bu mu istediğin Seda abla? Kurduğun hayallere böyle mi kavuşacaksın? Seda şaşırmıştı. Durakladı. Ne kadar itiraz etse de haklı çıkabilirdi kardeşi. Zaman zaman annesinin söylediği sözler geldi aklına: "Bir iyi kısmetin çıkınca evlenirsin kızım, artık yaşın geçiyor". İrkildi birden. Kararlı bir şekilde kaldırdı başını: - Ben istiyorum bu çocukla arkadaş olmayı... Ceyda ellerini çırptı: - İşte bu kadar! Harikasın sen... Ben ararım Emre'yi... Seda adeta bir çığlık attı: - Delirme Ceyda. Dur bakalım, nasıl görüşeceğim, nasıl çıkacağım evden? Anneme ne diyeceğim? Eda bir kahkaha attı: - Yüzünüze gözünüze bulaştırmayın da... Babam duyarsa mahveder sizi... Seda ses çıkarmadı. Yorganını başından çekip kendisiyle yalnız kalmayı tercih etmişti. Aklı Emre'deydi. Onun bakışlarını gözlerinin önünden silemiyordu. İlk buluşmasını hayal etmeye başladı. Ceyda'nın söyledikleri hoşuna gitmişti. Bugüne kadar hayatını birleştireceği insanın nasıl biri olacağını hep düşünmüştü. Şimdi ise gözünün önünde beliren şablon Emre'ydi. Onu tanımak, yüreğindeki sıcaklığı paylaşmak istiyordu. Bu anda ne annesi, ne babası, ne de sürekli kafasını kurcalayan engeller vardı aklında. Tatlı bir rüyanın içine gömülmüştü sanki. Ceyda'nın fısır fısır Eda ile konuşmasına aldırmadan gözlerini kapattı. Ceyda ise bütün gücüyle Eda'yı ikna etmeye uğraşıyor, Emre'nin ablası için doğru insan olduğunu kanıtlamaya çalışarak onun kuşkularını gidermek için aralıksız konuşuyordu. *** Eda alımlı bir yürüyüşle cadde boyunca ilerliyordu. Vitrinlerdeki göz alıcı elbiselere yan gözle bakıyor, bazen de durup inceliyordu. Annesinin ısmarladığı bazı şeyleri almak için çıkmıştı sokağa. Seda her zamanki gibi temizlik yapıyor, Ceyda ise derslerini bahane ederek odaya kapanmış, çalışıyordu. Alışveriş işi doğal olarak Eda'ya kalmıştı. Kayıtsız bir tavırla çevresine bakındı. Yol üzerindeki pastahanenin önünden geçerken gözü tezgahta imrendirici bir tarzda dizilmiş olan pastalara takıldı. Küçüklüğünden beri tatlıya karşı aşırı bir düşkünlüğü vardı. Hiç dayanamazdı. Ağzının sulandığını fark ederek kendisini ayaklarının kontrolüne bıraktı, pastahaneye girdi. Hemen kapıya yakın masalardan birine oturdu. Bir anda başında beliren garsona çikolatalı bir pasta söyleyerek beklemeye başladı. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.