Nevin hanım sessizce gözlerini yere dikmiş, bakıyordu. Arzu devam etti: - Sanırım bazı problemleri var.... Tarık pek bir şey bahsetmiyor ama araları açık gibi. Nevin hanım genç kızın yüzüne baktı: - Onunla hiç konuşmadın değil mi? - Hayır Nevin teyze, neden bilmiyorum, bir iki kere telefon ettim ama hizmetçi kız çıktı ve uyuduğunu, evde olmadığını falan söyledi. Sanki bana benimle görüşmek istemiyormuş gibi geldi. Meral benim kaç senelik arkadaşımdır bilirsiniz. Ta ortaokuldan beri... Ama neden böyle yaptığını anlamış değilim. Nevin hanım dikkatle dinliyordu Arzu'yu: - Benim kızımı ben tanımıyorum artık Arzu. Bizi de aramadı, insan bir hata yapar ama bunun telafisi için de bir girişimde bulunur... Hiçbir şey yok. Biz demek ki kızımıza çok büyük kötülükler yapmışız ki, bizi böyle bir kalemde silip atabildi. Demek ki hiç önem taşımamışız onun için.. Onun sağ haberlerini senden alıyoruz işte.. Bununla yetiniyoruz. Biz bir evladımızı kara toprağa verdik. Öteki sağ olsun da nasıl olursa olsun... Arzu acıyarak baktı kadına. Saçları ağarmıştı Nevin hanımın. Yüzündeki kırışıklıklar derinleşmiş, yorgun ve hüzün dolu bir ifade gelip yerleşmişti. Derin derin içini çekti. Arzu etrafına göz gezdirdi fark ettirmeden. Bütün her yer Serdar'ın ve Meral'in resimleriyle doluydu. Ferit bey artık hiç dışarı çıkmıyordu. Gerekli alışverişleri telefonla yapıyor, yakındaki markete telefonla siparişini verip eve getirtiyordu. Ama geceleri yapılan mezarlık ziyareti ise hiç aksamadan devam ediyordu. Esra ise fırsat buldukça bu insanları ziyaret ediyor, gönüllerini alıyordu. Ateş düştüğü yeri yakıp kavurmuştu aslında. Bir çay daha içip kalktı Arzu. O gittikten sonra Ferit bey uzun bir müddet pencerenin önünde durdu. Neden sonra döndü karısına: - İçimde kötü bir his var Nevin... Sanki çok kötü durumdaymış gibi geliyor... Yaşlı kadın cevap vermedi, garip bir şekilde kocasına bakmakla yetindi. Ferit bey devam etti: - Ağzından kaçırdı Arzu, kocasıyla arası pek iyi değil galiba dedi, duydun değil mi sen de? Başını salladı kadın, usulca fısıldadı "duydum" diye. - İşte, dün gece rüyamda da gördüm onu... Babacığım diye koşuyordu ama bir türlü ulaşamıyordu bana... Nevin hanım çaresizce mırıldandı: - Ne yapabiliriz Ferit? Yapacak ne var? Arayalım desem, ya ters bir şeyle karşılaşırsak, artık benim başka bir yıkım yaşayacak gücüm kalmadı Ferit, tükendim, bittim.. Kalıntılarımla idare ediyorum... *** Tarık o günden sonra karısının yanına mecbur kalmadıkça hiç uğramamıştı. Bir çocuğunun olacağını duyduğu zaman ise yüzünü buruşturmuş, hiçbir yorum yapmadan odayı terk etmişti. Meral kendisini son derece yalnız hissediyor, odasından dışarı çıkmıyordu. Birkaç kere Arzu'ya telefon etmek istemiş ama anlamsız bir gururla bu hislerini bastırmıştı. Oysa bir dosta, bir can yoldaşına ihtiyacı vardı. Hayatının bu safhasının kendi hatası olduğunu biliyor, geri dönmekten utanıyor, korkuyordu. Böyle manasız duygular içinde, yalnız başına ve bunalımlarıyla sürekli yanlış kararlar veriyor, hayatını zehir ediyordu... > DEVAMI YARIN