Öğleye kadar Bostanlı sahilinde gezdiler. Arzu hayatından kesitler anlatıyordu durmadan. Zaman zaman meslekleriyle ilgili konuşmalar yapıyorlardı. Genç kız rahat görünüyordu: - Akif Amca benim doktor olmamda babamdan daha fazla rol oynamıştır. Kendisini çok severim. Sert görünür ama yumuşacık bir yüreği vardır. Yeni doktor olduğu zaman evlenmiş. Karısını çok seviyormuş ama birden karsısı hastalanıp vefat etmiş. Ondan sonra kendini dış dünyaya kapatmış. Hiçbir sosyal faaliyeti yoktur. Sadece mesleğiyle ilgilenir. Geçen ay Amerika'da çok başarılı bir konferans verdi. Belki televizyonlardan duymuşsundur. Bir de önemli bir ödül aldı. Coşkun genç kızın kendisine "sen" diye hitap ettiğini fark ederek heyecanlandı. Dudaklarını ısırdı. Yürüyerek Mavi Şehir'e gelmişlerdi. Coşkun etrafına bakındı: - Karnın acıktı mı? Bir şeyler yiyelim mi? Omuzlarını kaldırdı genç kız: - Tamam, yiyelim, zaten doğru dürüst kahvaltı etmedim. Geç kalktım, Gülümsedi yaramaz bir ifade ile: - Seni bekletmeyeyim diye hemen ayaküstü atıştırdım bir şeyler. Deniz kenarında sıralanmış restoranlardan birine yöneldi Coşkun. Arzu onun kolunu tuttu: - Gerek yok Coşkun böyle pahalı yerlere! Şimdi burada yediğin iki lokma için dünyanın parasını isterler. Bak şurada bir alışveriş merkezi var, oraya girelim, elbet yemek yenecek bir bölümü vardır. Genç adam gözlerini kısarak güldü: - Fast food yani... Nasıl istersen. - Yok canım, o dediğinden değil, elbet içinde kebapçı falan vardır. Biz Türk'üz oğlum, kebaplarımız, saray yemeklerimiz dillere destan. Neden Fast food yiyecekmişim ki! Birlikte büyük alışveriş merkezine girdiler. Gerçekten en üst kat yemek bölümüydü. Dükkânların önünde vitrinlerine bakarak gezdiler, sonunda damak tatlarına uygun bir yer seçtiler. Karşılıklı oturdular. Yemeklerinin siparişini verdikten sonra Coşkun ellerini birbirine kenetleyerek dirseklerini masanın üzerine koydu ve genç kıza baktı: - İstanbul'a gelirsem benden yardımlarını esirgemeyeceksin değil mi? Arzu bir kahkaha attı: - Ne o korkuyor musun yoksa? Seni korkuttum mu? Dudak büktü Coşkun: - Hiç gitmedim İstanbul'a. Anlattıklarına bakılırsa hayat zor... Arzu hâlâ gülüyordu: - Her şey zor, hayat kolay değil hiçbir zaman... DEVAMI YARIN