Türkiye, Avrupa Birliği'ne üye olmadan Gümrük Birliği Anlaşması'na imza atan tek ülke... AB'nin 13 Aralık 1995'te Avrupa Parlamentosu'nun onayına sunduğu anlaşma, Anayasamızın 87. ve 90. maddelerine göre TBMM'ye getirilmesi gerekirken Meclis'ten kaçırıldı. Kamuoyuna "çok büyük bir zafer" gibi sunulan Gümrük Birliği Anlaşması, Resmi Gazete'de yayınlanmadı. Bakanlar Kurulu'nun da bu konuda bir kararı bulunmuyor. "Milletlerarası anlaşma" statüsünde olan Gümrük Birliği Anlaşması'nın Türk Mer'i mevzuatında yeri yok. Dışişleri Bakanlığı görevlileri ve teknokratlar, "Gümrük Birliği Anlaşması Türkiye'nin AET üyeliğini içeren 1963 tarihli Ankara Anlaşması'nın bir uzantısıdır, yeni bir düzenleme gerektirmez" görüşünü savundular. Oysa ki 25 Mart 1957 tarihli Roma Anlaşması'ndan vücut bulan AET'nin yapısı, ismi, kapsamı 1992 yılında Maastrich Zirvesi'nde imzalanan Avrupa Tek Senedi ile Avrupa Birliği'ne dönüştürüldü. Bu köklü dönüşüm ve değişim üye ülkelerde halk oylamaları yapılmasını ve yeni durumun ulusal parlamentoların onaylarına sunulmasını zorunlu kılıyordu. Bu kapsamda, Türkiye'nin AB ile Gümrük Birliği Anlaşması'nı içeren 1/95 nolu Ortaklık Konseyi Kararı da Avrupa Parlamentosu'nun onayına sunuldu. Bunlar, "yeni bir durum"un varlığının açık kanıtıdır. Gümrük Birliği bir anlaşma mıdır yoksa bir ara karar mıdır? Anlaşmaya imza koyan dönemin Başbakanı Tansu Çiller'e göre kapsamlı bir anlaşmadır. Gümrük Müsteşarlığı'na göre ise Gümrük Birliği Anlaşması sadece 95/1 kod adıyla anılan bir kaynak olmaktan öte bir anlam taşımamaktadır. Gümrük Birliği'nin gereklerini ve maddelerini içeren tek resmi kaynak, DPT tarafından 2001 yılında çıkarılan Türkiye-Avrupa Topluluğu Ortaklık Konseyi Kararları adlı yayındır. ? Gümrük Birliği'ne girilerek bir Anayasa suçu işlenmiştir Ortak Gümrük Tarifesi'ne uymakla gümrük vergisi alma ya da bir tarife koyma hakkımızı AB organlarına devrettik. AB bizim dışımızda Ortak Gümrük Tarifesi'ni belirliyor. Biz de belirlenmiş olan bu tarife üzerinden gümrük vergisi alıyoruz. Gümrük Birliği Anlaşması, 19. yüzyılda Avrupalıların sömürgelerle yaptıkları anlaşmaların aynısıdır. Yeni bir Kapitülasyon anlaşması ve Lozan'ın inkarıdır. 64 maddelik anlaşmada deniliyor ki: "AB'nin dış ticaret politikası Gümrük Birliği'nin ayrılmaz bir parçasıdır." Türkiye madem Gümrük Birliği'ne dahil olmaktadır o halde AB'nin dış ticaret politikasına da uymakla yükümlüdür. AB'nin dış ticaret politikası neler kapsıyor? Hemen hemen herşeyi... AB'nin üçüncü ülkelerle yaptığı ve yapacağı ticaret anlaşmaları, uygulayacağı ticari ambargoları, ihracatın teşviki ile ilgili bütün uygulamaları ve politikaları tam üyelerin çıkarları doğrultusunda, tam üyelerin yer aldığı AB üst kuruluşları belirliyor. Türkiye tam üye olsa idi, bu politikaların ve uygulamaların belirlenmesine katılacak, gerekirse veto hakkını kullanacak ve kendi ulusal çıkarlarının AB dış ilişkilerine yansımasında etkili olabilecekti. Ancak 6 Mart Anlaşması'na göre Türkiye'ye sadece bilgi verilecek ve görüşü alınacaktı. Karar mekanizmalarında Türkiye bulunmuyordu. Bu durumda Türkiye, gıyabında belirlenen dış ticaret politikalarına uymakla yükümlü oluyor. Türkiye'nin AB'nin bugüne kadar üçüncü ülkelerle imzalamış olduğu ve ileride de imzalayacağı ticaret anlaşmalarına uyma zorunluluğu var. 16. maddeye göre Türkiye, AB'nin otonom rejim ve imtiyazlı ticaret anlaşması olarak üçüncü ülkelerle yapmış olduğu bütün anlaşmalara 5 yıl içinde uymayı taahhüt etmektedir. Tam üye olmayan Türkiye, Gümrük Birliği'ne katıldığı için, gıyabında imzalanan bu anlaşmalara, aynen AB üyeleri gibi uymakla yükümlüdür. Bu anlaşmalar, Türkiye'nin ulusal çıkarları ile ters düşebilir. Nitekim AB ile Kıbrıs Rum kesimi arasında serbest ticaret anlaşması (imtiyazlı ticaret anlaşması) imzalandığından Türkiye de kademeli olarak 5 yıl içinde Kıbrıs Rum yönetimi ile karşılıklı gümrüklerini sıfıra indirmek durumunda kalmakta idi. Yarın Azerbaycan ile Ermenistan arasında yeni bir ihtilaf çıkabilir ve AB kendi politikasına göre Azerbaycan'a ticaret ambargosu koyabilir veya Ermenistan ile imtiyazlı ticaret anlaşması yapabilir. Türkiye, AB'nin bu uygulamalarına uymakla yükümlüdür. Eğer uymazsa, AB, 16. maddeye göre müeyyide uygulama hakkına sahiptir. Gümrük Birliği konusuna gelecek hafta devam edeceğiz.