Onur ve Aylin o gün sahildeki kafeteryada bir saatten fazla oturdular. Onur çok mutluydu. En azından âşık olduğu genç kızın kendisine karşı duyarsız olmadığını biliyor, bu da genç adamı haddinden fazla mutlu ediyordu. Bir saat boyunca kendinden bahsetti. Ailesini anlattı. Çocukluğunu anlattı. Aylin sessizce ve dudaklarında mutlu bir gülümseme ile dinliyordu genç avukatı. Sonunda saatin ilerlemiş olduğunu düşünerek hareketlendi: - Daha fazla geç olmadan kalksak Onur! Annemler merak ederler. Nöbetim olmadığını biliyorlar. - Merak ediyorlar değil mi? Kıymetlisin değil mi? Aylin omuzlarını kaldırdı: - Etmezler mi? Ben onların evladıyım. Üzerime düşüyorlar tabii ki.. Bir gün seni tanıştırırım onlarla... Onur irkildi. Cevat Bey kızının yanında kendisini görürse ne hale gelirdi, düşünmek bile istemiyordu. İçini kemiren suçluluk duygusu bir an dalgınlaşmasına neden olmuştu. Aylin muzipçe gülümsedi: - Bir karanlık taraf var değil mi Onur? Bana bahsetmediğin bir şeyler var... Çekindiğin bir şeyler var... Onur hayretle kaldırdı kafasını. Kadınların bu muhteşem önsezilerine oldum olası hayran olmuştu. Kekeledi: - Yok canım, ne saklayabilirim ki!.. Her şeyi açıkça söyledim. Neden böyle düşünüyorsun ki!.. Omuzlarını silkti Aylin çantasına davranırken: - Ne bileyim, bir his işte... Neyse... Ayağa kalktılar. Hesabı ödedikten sonra sahil boyunca iskeleye doğru yürüdüler. Gerçekten hava soğumuştu. Karşıyaka Çarşısının içinden geçip, minibüs duraklarına geldiler. Aylin: - Görüşmek üzere, dedi. Onur bir an durakladıktan sonra konuştu: - Seni arayacağım... Yarından sonra dönüyorum. Yarın gelirim hastaneye... Aylin gülümsedi: - Sadece kısa bir zaman görüşebiliriz. Yarın nöbetçiyim. Tam minibüse binerken döndü ve usulca fısıldadı: - Benim için hayatta en önemli şey dürüstlüktür Onur. Bunu sakın unutma... Onur kalakalmıştı. Şaşkın bir tebessümle karşılık verdi ve minibüs uzaklaşana kadar durakta bekledi. İçine bir sıkıntı girmişti. Mutluluğunu yaşayamıyordu. Bir şekilde gelişen olayları Aylin'e anlatmak zorundaydı. Zaten Ahmet Fazıl Beye burada olanlar hakkında hiçbir şey söylememe kararı almıştı. Ne Aylin'i bulduğundan, ne Cevat Beyle konuştuğundan bahsetmeyecekti. Bunu duyduğu zaman Aylin'in vereceği tepkiyi tahmin edebiliyor, onun bu sarsıntıyı yaşamasına gönlü razı olmuyordu. Mutlulukla karışık bir kargaşa yaşayan yüreğini serinletebilmek için kararını bir kez daha yüksek sesle tekrarladı: "Her şeyi anlatmam lazım ona!" İskeleye gelip vapura bindi. Bundan sonrası için planlar yapmalıydı. Yüreğinin coşku içinde çarpmasına engel olamıyordu. Gerçekten âşık olmuştu genç kıza. Ama bundan sonrası hakkında hiçbir fikri yoktu. Hele hele Aylin'in ailesiyle tanışmak ürkütüyordu genç avukatı: "Keşke Cevat Beye hiç görünmeseydim..." diye söylendi kendi kendine. > DEVAMI YARIN