Ayrı dünyaların insanlarıydılar!..

A -
A +

Murat ağlamaklıydı!.. Hayalleri, inançları, her şeyden önce güven duygusunu yitirmiş, bu evliliğin geleceğindeki karanlığı bütün açıklığıyla görmeye başlamıştı. Karısına olan sevgisinin yanında kızgınlığı da büyüyor, kendini çaresiz hissediyordu. Ayağa kalktı: - Tamam, çıkalım biraz dışarıya... Deniz kenarına gidelim, belki temiz hava ikimizin de daha sağlıklı düşünmesine sebep olur. Betül isteksizdi. Asık bir suratla omzunu silkti. Murat karısının yanına gelip onun ellerini avuçlarının içine aldı: - Seni istediğin gibi yaşatamam ama birbirimize destek olarak bir orta yol buluruz sanıyorum karıcığım, haydi asma suratını... Betül titrek bir sesle fısıldadı: - Anlamsız bir gururun var, gidelim babama diyorum sana, biliyorum ki kızgınlığı geçti onun. Bana dayanamaz... Bana kıyamaz o, yardım eder, sen de ben de rahat rahat yaşarız. Ne güzel, istediğimiz, hayal ettiğimiz gibi... Neden inat ediyorsun? Murat yutkundu: - Böyle konuşmamıştık başında ama, bu işe karar verirken her şeyi birlikte, ikimiz göğüsleyecektik... Betül sıkıntıyla kalktı yerinden: - Öfff Murat, dönüp dolaşıp aynı şeyler... Bıktım artık... Birlikte, birlikte, yok işinden atıldın, evden çıkartılıyoruz... Ne bunlar, bunlar var mıydı hesapta... Murat bütün bunlara sebep olan kişinin Şükrü Bey olduğunu söylememişti karısına. Onun babasından nefret etmesini istemiyor, buna hakkı olmadığını düşünüyordu. Acı bir şekilde baktı karısının yüzüne: - Haklısın canım, bütün bunlar hesapta yoktu. Ama görüyorum ki bunlar olmasa bile varacağımız nokta yine bu olacaktı. O kadar ayrı dünyaların insanlarıyız ki... Betül âdeta haykırdı: - Şimdi de pişmanlık ha? Murat daha fazla bir şeyler konuşmanın anlamsız olduğun düşünerek fırladı yerinden. Nefes alamıyor, boğulduğunu hissediyordu. Sokağa çıktı. Dışarıdaki temiz havayı sık soluklarla içine çekti. Çaresizliğin ve verdiği mücadelede yapayalnız olmanın verdiği huzursuzluk dengelerini değiştirmiş, vücut kimyası allak bullak olmuştu. Bir süre kapının önünde durdu. Neden sonra içeri girdiğinde Betül'ün kanepenin üzerinde kıvrılıp uyumuş olduğunu gördü. Sevgiyle baktı. Ona da kendi açısından hak vermemek elinde değildi. Bugüne kadar yaşadıklarının tam zıddı bir hayatın parçası olmaya adapte olabilmek kolay değildi. Hele hele bu hayat tarzı daha evvelkine nazaran eksi değerler taşımaya başlamışsa! Yine de kayınpederinin yanına gidip ondan yardım istemek ağırına gidiyor, bunun düşüncesi bile kendini küçük hissettiriyordu. O zaman bir egemen güce bağımlı olduğunu düşünerek özgür olamayacak, kararlar veremeyecek, hayatının bütün akışını başkaları çizecekti. Kim bilir bağımlılığın verdiği aşağılanmaları da bire bir yaşayacaktı. Bu kaçınılmaz bir gerçekti ve karakter olarak Murat böyle bir tarzı kaldırabilecek bir yapıya sahip değildi. Olayların nereye gideceği görünmüyor değildi ama yine de her şeyin iyi olması için dua ederek bir kenara kıvrıldı... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.