"Baba oluyorsun tebrik ederim!.."

A -
A +

Arzu o sabah herkesten evvel uyandığında baş dönmesiyle sarsıldı. Güçlükle tutunabilmişti duvara. Bir müddet bekledikten sonra küçük adımlarla yürümeye çalıştı ve odadan çıktı. Elini yüzünü yıkadı. Rengi sapsarıydı. Derin nefesler alıp mutfağa doğru yürüdü. Dünya bir anda yeniden döndü. Hafif bir çığlık atarak kendini oturma odasına zor attı. Babası hâlâ divanda yatıyordu. Koltuklardan birine külçe gibi bıraktı kendisini. Mide bulantısından kusacak gibiydi. O sırada gözlerini açan Kadim Efendi bitkin bir halde nefes alan kızını görünce yıldırım gibi fırladı yataktan: - Arzu, yavrum, güzel kızım, ne oldu sana? Elini kaldırdı genç kadın babasının telaşlanmaması için: - Yok baba, geçer şimdi, kan şekerim düştü herhalde. Başım döndü birden. Bu sırada Kadim'in yaptığı gürültüye uyanan Ömer de gelmişti: - Arzu, hayatım, neyin var? Arzu karşısında âdeta telaştan zıplayan iki adama gülerek baktı: - Yok ayol bir şeyim iyiyim ben... Ömer dinlemedi karısını: - Haydi, hemen hastaneye. Olmaz burada böyle. Çabuk, hemen giyineyim. Sen de hayatım. Arzu itiraz etmek istediyse de Kadim Efendinin de damadına destek vermesiyle itirazın mümkün olmadığını anlayarak çaresiz kalktı ayağa. Ömer dışarı fırlamış, bir taksi getirmişti bile kapıya. Kadim Efendi öne, Arzu ve Ömer arkaya bindiler. En yakın hastanenin acil kısmına doğru hareket etti araba. Genç kadın gittikçe artan mide bulantısı yüzünden konuşamıyordu. Acilin koridorlarında sedyeye konan Arzu'nun arkasından âdeta koşuyordu iki adam da. Genç kadını muayene odasına aldıkları zaman çaresiz durmak zorunda kaldılar. Ömer heyecanlıydı. Kayınpederine döndü: - Ne oldu baba? Siz gördünüz değil mi? Kadim hastaneye gelene kadar belki on beş defa anlattığı olayı baştan anlattı: - Gözümü açtım ki koltuğa âdeta yığılmış. Yüzü sapsarı. Öğürüp duruyor. Midesi bozuldu bence. Dün dokunacak bir şey de yemedim diyor ama. Üşütmüş olabilir. Bir kere bana da olmuştu. Midemi üşütmüşüm. Günlerce gelemedim kendime. Ömer sıkıntıyla soluyarak baktı çevresine. Muayene odasına giremiyorlardı. Neredeyse on beş dakika olmuştu Arzu içeri gireli. Sabrının tükenmek üzere olduğu bir anda kapı açıldı ve kısa boylu, şişman, sevimli beyaz önlüklü bir kadın yaklaştı yanına: - Arzu Hanımın eşi siz misiniz? Ömer kafasını salladı. Dili tutulmuş konuşamıyordu o anda: - Tebrik ederim. Karınız üç aylık hamile, baba oluyorsunuz!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.