Yemekte önce mantar çorbası, ardından fırında kızartılmış soslu tavuk ve pilav, zeytinyağlı olarak da barbunya yediler. Uzun zamandır böyle güzel yemek yememişti Murat. Karnı iyice doyduktan sonra kendisini daha zinde hissetti. Yemek boyunca başından geçenleri anlattı Feyyaz Beye. Adam dikkatle dinlemişti Murat'ı. O sözlerini bitirdikten sonra arkasına yaslanıp bir müddet dudaklarını büzerek masaya bakmıştı. Neden sonra konuşmaya başladı: - Üzülme oğlum, o çocuk senin çocuğun, bunu inkâr edemezler. İnsan hayatında öyle büyük hatalar oluyor ki bunlar bir şey değil... Murat onun ne demek istediğini anlamıştı. Başını iki yana salladı: - Kabullenemiyorum Feyyaz Amca. Betül'ün beni kandırmasını kabul edemiyorum, çaresizliği kabul edemiyorum. Feyyaz öne doğru eğildi: - Peki şimdi ne yapacaksın? - Biraz zaman geçsin hele... Babamla ilgili bilinmezleri ortaya çıkartmak istedim. Belki de bir sığınma isteğiydi, bilmiyorum. Ama İstanbul'a dönüp bu işin peşini bırakmayacağım. O bebek benim de yavrum. Ben anasız babasız büyüdüm Feyyaz Amca, çocuğumun da aynı şeyi yaşamasını istemiyorum. Feyyaz gülümsedi: - Arada bir fark var ama, sen ortada kalmıştın, senin bebeğin ise belki de birçok çocuğun gıpta edeceği bir hayatın içinde olacak. Bu çok önemli bir fark. Murat dikkatle baktı adamın yüzüne: - Feyyaz Amca, baba sevgisi dünyadaki hiçbir servete değişilmez. Parayla elde edilebilecek bir şey değil o... Çok farklı bir şey, onun değerine paha biçilemez... Ben bu sevginin eksikliğini çok yaşadım. Hatta şimdi bile koşup gelmemin nedeni o değil mi? Ama kısmet değilmiş... Şimdi senden tek ricam var. Babam nerede yatıyor, hiç olmazsa mezarını ziyaret edip görevimi yapayım... Yemeğin üzerine gelen revaniyi yerlerken Murat sakin bir şekilde sordu: - Bana babam hakkında her şeyi anlat Feyyaz Amca... Feyyaz Bey derin bir nefes aldı: - Anlatacağım oğlum... Senin baban dediğim gibi benim hayatım boyunca tanıdığım en mert, en dürüst adamdı. Hapishaneye düşmesinin nedeni ise yüreğinin iyiliğinden. Bir dalavereye kurban olmuş. Çalıştığı şirketin muhasebecisiymiş. Bütün para işleri onun elinden geçiyormuş. Adamlar çevirdikleri kirli işlerin altına tek yetkili olarak babanın imzasını attırmışlar. Piyasayı dolandırıp bir gece de yok olmuşlar. Yetkili imza sahibi olan baban ise bildiğin gibi... Murat gözlerini kısarak dinliyordu anlatılanları. Atıldı birden: - Ya annem? Ona ne olmuş? Feyyaz durakladı. Gözlerini başka yere çevirdi: - Annen babanı o hapse girmeden önce terk etmiş. Bir başkasıyla gitmiş. Gittikten birkaç ay sonra da bir trafik kazasında ölmüş. Acıklı bir hikâye anlayacağın... > DEVAMI YARIN