Temel Reis kahvaltı için köy peyniri, kırma zeytin, bal, tereyağı ve köy yumurtası hazırlamıştı. Büyük kupalarda içtikleri çay da nefis demlenmişti. - Ya senin ailen? Hiç anlatmadın, annen, baban, nerede oturuyorlar, ne iş yapıyorlar? Sinan arkasına yaslandı: - Benim ailem bildiğin gibi bir aile. Babam tekstilci. Annem ev hanımı ama çok sosyal bir kadındır. Bütün gününü yardım derneklerinde faaliyet içinde geçirir. Babaannem de öyleydi ama artık o çok yaşlandı. Şimdi evde oturuyor. Yasemin içini çekti: - Ne güzel bir aile. Babaannen, annen, baban hep bir arada. Ben babaannemi hatırlamıyorum. Annemi de küçükken yitirdim. Anneannemler ise hiç yanımda değillerdi. Hayal meyal hatırlıyorum onları. Annemden sonra koptuk. Bir tek babam var. O benim her şeyim. Benim için hayatını feda etti sayılır. Hiç evlenmedi. Sırf beni okutabilmek, yetiştirebilmek için. Annemin yokluğunu aratmamak için çırpındı. Mahzunlaşmıştı. Ela gözleri pırıltılarla dolmuştu. Fısıldadı: - İnsan yine de bir anne kucağını arıyor. Bazı şeyleri babayla paylaşamıyorsun. Anne sıcaklığı farklı bir şey. Sinan öne doğru eğildi: - Bilirim. Onun yokluğunu bilirim. Yasemin şaşırmıştı. Merakla baktı genç adamın yüzüne. Sinan acı bir şekilde gülümsedi: - Şu andaki ailem benim öz ailem değil. Ben anne ve babamı bir kazada kaybettim. Bu aile beni bağrına bastı. Küçücüktüm o zaman. Bu aile beni aldı, okuttu, büyüttü. Anlayacağın ikimiz de yaralıyız... Yasemin hayretle dinlemişti, genç adamın anlattıklarını. Bütün bu duydukları içinde Sinan'a karşı daha bir yakınlık duymasına neden olmuş, iyice benimsemişti onu. Sinan onun duygulandığını fark edince hemen konuyu değiştirdi: - Haydi bırakalım bunları. Kahvaltın bittiyse bizim tembelleri kaldırıp gezmeye başlayalım. *** O gün akşama kadar gezdiler. Mordoğan'a gittiler. Dağlara çıktılar. Tarlalara girip köylülerle ürün topladılar. Denize girdiler. Yasemin tatilinin en güzel gününü geçirmişti. Sinan artık her gün geliyordu. Dükkana her gün gündüz uğruyor, genç kızın vakti varsa birlikte geçiriyorlardı. Akşam yemeklerini ise artık mutlaka Şeref'in lokantasında yiyordu delikanlı. İşi bittikten sonra Yasemin de yanına gelip oturuyor, durmadan sohbet ediyorlardı. Sinan'ın arkadaşları iki gün önce tatillerini bitirip dönmüşlerdi. Sinan birkaç gün daha kalacağını söylemişti onlara. Gülümseyerek hayırlı tatiller dilemişlerdi. İstanbul'a döndükten sonra askerlik için başvurusunu yapacaktı genç adam. Burhan Beye kalırsa Sinan'ı Amerika'ya göndermek istiyordu. Başında Sinan da bu teklife sıcak bakıyordu ama bu saatten sonra böyle bir şeye asla keyifle bakabilmesi mümkün değildi. Yasemin artık genç adamın hayatında önemli bir yer işgal ediyordu. Hafta sonunda Sinan da dönecekti geri. Birkaç kere İstanbul'la telefonla konuşmuş, babası Burhan Bey bir an önce gelip başvurusunu yapmasını istemişti. > DEVAMI YARIN