"Baban da çok şaşıracak!"

A -
A +

Pelin artık kendisini tutamamıştı. Hıçkırıklar içinde sarsılıyordu. Bir yandan da söyleniyordu: - Buna hakkı yok ama, bu şekilde davranmaya hakkı yok... Bana bir açıklama yapmak zorunda. Ben çocuk değilim artık. Bunu hak etmedim hiç... Serdar üzülmüştü. Sevdiği kızı teselli etmeye çalıştı: - Dur bakalım hayatım, biraz zaman geçsin belki neler olduğunu açıklar... Başını iki yana salladı Pelin: - Asla, onu tanıyorum. Bitti dedi mi bir şey için bitmiştir o... Genç adam düşünceli bir şekilde Haydar'a baktı: - O resimde ne görmüş olabilir? Babamı annemi tanıdığını sanmıyorum. Yoksa tanıyor mu? Haydar yutkundu: - Yanınızdaki o hanımı sordu bu kim diye? - Sibel ablayı? Allah Allah, bunu öğrenirim ama ben. Hâlâ hıçkıran genç kıza döndü: - Tamam canım, artık ağlama. Ben İstanbul'a döneceğim bugün. Bu meseleyi öğreneceğim, ama hiçbir engel bizi ayıramayacak. Bunu da kafana sok. Hiçbir engel. Ben seninle yaşlanmayı kafama koydum Pelin. Bunu yapacağım... Genç adam hemen valizlerini topladı. Turgay o pansiyonu terk edene kadar gelmemişti. Pelin'le uzun süren bir vedalaşmanın ardından ilk otobüsle Datça'ya, oradan da İstanbul'a hareket etti. Yol boyunca durmadan senaryolar yazdı kafasında. Turgay'a bir anda ne olduğunu öğrenmek için neler vermezdi. Mutlaka onu böylesine çıldırtan bir sebep vardı... On beş saatlik bir yolculuğun ardından İstanbul'a indiği zaman yorgunluktan bitkin bir haldeydi hemen bir taksi çevirip evin adresini verdi. Alev oğlunu karşısında görünce çığlıklar atmaya başlamıştı. Sevincinden delirmiş gibi bağırıyordu: - Neden haber vermedin? Sana istediğin yemekleri yapardım... Ah, çok yorgunsun belli. Hemen bir duş al ve yat... Dinlenmen lazım. Baban da çok şaşıracak... Serdar elini kaldırıp susturdu annesini: - Anne, ne olur! Bir duş alıp hemen çıkacağım. İşim var. Gerçekten de bir duş alıp rahatladı. Hemen üzerini değiştirip fırladı evden. Alev fevkalade bir şeyler olduğunu anlamıştı. Merak içinde bakakaldı oğlunun ardından. Serdar hemen hastaneye koşmuştu. Sibel'in odasının bulunduğu koridorda koşar adımlarla ilerlerken bu muammanın bir an önce çözülmesi için dua ediyordu. Sibel odasındaydı. Serdar'ı görünce o da şaşırdı ve fırladı yerinden: - Aaa, sen ne zaman geldin? Bitirdin mi tatili? Kızı da mı getirdin yoksa? - Ablacım, hemen konuşmamız lazım, çok önemli! Bana sen anlatacaksın her şeyi... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.