Tevfik yemekten sonra sedirine çekilip sigarasını yaktıktan sonra kızının odadan çıkmasını bekledi. Elmas yemek tepsisini alıp dışarı çıkar çıkmaz karısına döndü: - Şefika, haber yolla, gelsinler. Bugün biraz sorup soruşturdum. Ahmet'in arkasında Samim usta varmış. Şefika Hanım sevinmişti. Kızının bu gençle evlenmek istediğini biliyor, kızının mutlu olmasını istiyordu. Kendisi görücü usulü ile evlenmişti. Tevfik'i hiç görmemişti nikah gününe kadar. Boynunu büküp kabullenmiş, genç kızlık hayallerinin tamamen aksi bir evliliğe boyun eğmişti. Kızının aynı şeyleri yaşamasını asla istemiyordu. Yine de sevincini çok belli etmemeye çalışarak cevap verdi: - Peki bey, ben haber yollarım Hüveyda Hanıma. Tevfik başka bir şey söylemedi. Samim ustanın durumu oldukça iyiydi. Belki beklentilerinde Samim ustanın varlığı yardımcı olabilir diye düşünüyordu Tevfik. Uzun uzun düşünmüştü. Hiçbir şey konuşmadan kesip atmak doğru gelmemişti. Şefika Hanım ise biraz odada durduktan sonra yavaşça kalkıp mutfağa gitti. Elmas bulaşık yıkıyordu. Bu güzel haberi kızına verebilmek için sabırsızlanıyordu kadın. Başını uzattı kapıdan: - Baban gelsinler diyor... Elmas hayretle gözlerini açtı, kadın devam etti: - Ahmetler... Baban gelip istesinler, konuşalım diyor. Elmas yüreğinin göğsünden fırlayıp gideceğini düşündü o an. O kadar heyecanlanmıştı ki. Kekeledi: - Sahi mi anne? Sahi mi söylüyorsun? - Tabii kızım, az evvel söyledi baban. Yarın ben gidip haber vereyim. Elmas dudaklarını ısırdı. Elini kalbine koydu: - Bak anne, nasıl çarpıyor kalbim... Şefika Hanım sevgiyle gülümsedi: - Güzel kızım benim, İnşallah mutlu olursun yavrum. Babanın pek hayır diyeceğini tahmin etmiyorum. Elmas gözlerini kırpıştırdı: - Korkuyorum yine de anne! Şefika Hanım cevap vermedi. Kızının duyduğu korkuları o da aynen hissediyordu. Kocasının bu kadar kolay kabullenmesi ona da tuhaf geliyor, tedirginlikler yaşıyordu. Yine de kızını teselli etmesi gerektiğini düşünerek başını iki yana salladı bir müddet sonra: - Öyle şeyler düşünme yine de kızım sen. Hayırlısıyla olur kızım. Eğer hayırlı değilse zaten olmasın. Mutfakta daha fazla durmadı. Kocasının yanına döndü. Elmas tedirgin bir sevinç duyuyordu artık. Şu anda Ahmet'in yanında olmayı o kadar çok istiyordu ki. Yıllardır gözü o delikanlıdan başka hiçbir şey görmemişti. Ahmet askere gittiği gün odasına kapanıp gizli gizli ağlamıştı. Kimselere bir şey söyleyememiş, hasretini yüreğine saklamıştı. Onun için dünyadaki tek insandı Ahmet. Onun gözlerine baktığı zaman uzak diyarlara gidiyormuş gibi hissederdi kendisini. Uzaktan uzun boyunu gördüğü zaman heyecanlanır, yüreği çarpmaya başlardı. Hiç kimseye güvenmediği kadar güvenirdi Ahmet'e. Gözlerini kapattı: "Allah'ım bu işi hakkımda hayırlı eyle!" diye dua etti. Eli ayağı karışmıştı artık babasının "olur"unu duyunca. > DEVAMI YARIN