Babasını ilk defa böyle görüyordu

A -
A +

Şeref öfke ile fırladı yerinden. Gözleri kocaman açılmıştı. Yasemin babasını ilk defa böyle görüyordu. Onun en sıkıntılı, en kızgın zamanlarını bilirdi. Asla böyle bir tavır içine girmezdi. Şeref yumruğunu masaya olanca gücüyle indirdi: - Bana soru sorma. Bir daha görüşmeyeceksin diyorum o kadar. Reddederim seni evlatlıktan. Yasemin hayretle bakıyordu karşısında hiç tanımadığı bir yüzle duran adama. Sakin olmaya çalıştı: - Baba biraz hakim ol kendine. Sana karşı gelmedim, bir suçum var mı onu da bilmiyorum. Ama bilmek hakkım sanıyorum ne olduğunu! Daha bu sabaha kadar sen de Sinan'ı çok beğendiğini söylüyordun, ne oldu ki? Fikrini değiştirmene sebep olan, seni böylesine hırçınlaştıran şey ne? Şeref pencerenin önünde ellerini beline kavuşturarak durdu: - İstemiyorum bu adamla görüşmeni, başka soru sorma bana! Yasemin şu anda bu konunun üzerine gitmenin doğru olmadığını düşünerek çantasını alıp odasına geçti. Babasına hiç cevap vermemişti. Yatağının üzerine oturdu ve düşünmeye başladı. Şeref dar kalıplar içinde yetişmiş ama yine de kızına karşı açık, serbest ve onunla arkadaş gibi olan bir babaydı. Takındığı bu tavır Yasemin'in ilk defa karşılaştığı bir tutum olduğu için genç kız bunun şokuyla uzun süre sağlıklı düşünemedi. İçinde bir sızı duyuyordu. Yüreğini sıkan bir el vardı sanki. Sinan'la bir daha görüşmemek korkusu beynini allak bullak ediyordu. "Aman Allah'ım, neden baba! Neden?" Sinan'ı bir daha görmemek korkusu yoğundu. "Ben ne kadar bağlanmışım bu çocuğa böyle?" Diye geçirdi içinden. Uzandı yatağına. Gözlerini kapattı. Öyle yorgundu ki. İçeriden hiç ses gelmiyordu. Babasıyla münakaşa etmek istemediği için odasına çekilmişti. Onun öyle öfkeli bir hali vardı ki ne söylese yanlış anlayacak, birbirlerine maksatlarını aşan şeyler söyleyebileceklerdi. Buna fırsat vermek istemiyordu genç kız. Ama bütün bu olumsuzlukların sebebini bilmek de hakkı diye düşünüyordu. Babasının bu kararını Sinan'a nasıl söyleyecek ve kendisini bu kadar çok seven bir insana "artık görüşmek mümkün değil" diye nasıl açıklama yapacaktı. En azından sebebini bilmek isteyecekti genç adam. Sıkıntıyla yüzünü buruşturdu: "Keşke annem olsaydı yanımda. Belki her şey daha farklı olurdu..." diye düşündü. Bir zaman sonra kendisini toplayarak kalktı. Saçlarını düzeltip odadan çıktı. Şeref hâlâ oturma odasında camın kenarında karanlıkta oturuyor, sigara içiyordu. Usulca yanına sokuldu babasının. Başını onun omzuna dayadı. Şeref irkildi. Kısa süren bir şaşkınlık yaşadı adam. Hiçbir şey söylemedi. Bir müddet o vaziyette kaldılar. Sonunda ilk konuşan Yasemin oldu: - Bana ne olduğunu anlatmayacak mısın baba? Şeref yutkundu. Bir şeyler söylemek istedi ama beceremedi. Kızına kıyamıyor, üzülmesine kahroluyordu. - Ne olur güzel kokulu Yasemin'im, sorma bana. Ama dinle benim sözümü, yalvarırım sana! > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.