Bahar hıçkırıklara gömülmüştü

A -
A +

Saatler geçmek bilmiyordu. Bahar kocasını sadece küçük dikdörtgen bir camın arkasından görebilmişti. Sabaha kadar serviste oturdular. Nejat'ın durumunda en ufak bir gelişme dahi yoktu. Sabahın ilk ışıklarıyla biraz kendinden geçen Bahar gürültülerle uyandı. Nejat ameliyata alınıyordu. Yanı başında duran Özlem'in kolunu tuttu: - Özlem, gidiyor, aman Allah'ım, Nejat, ne olur dayan hayatım, ne olur dayan... Özlem arkadaşına destek olmaya çalıştı: - Tamam Bahar, bak göreceksin kurtulacak. Hiçbir şey olmamış gibi kalkacak ayağa... Ameliyat beş saat sürdü. Bu beş saat Bahar'a beş asır gibi gelmişti. Şaşkın bir şekilde serviste bir aşağı bir yukarı dolanmıştı. Hiçbir şey yememişti. Özlem kuşkuyla yaklaştı ona: - Biraz bir şeyler ye ne olur, açlıktan bayılacaksın, senin dik durman lazım... Bahar ağlamaklı bir şekilde baktı arkadaşına: - Bundan sonra ne olacak Özlem, bu çocuğun bakılması lazım, eve götüremem, nerede bakacağım, nasıl olacak? Özlem gülümsedi: - Düşündüğün şeye bak, benim evim senin evin Bahar, oraya götürürüz Nejat'ı. Kimse bir şey diyemez sana, resmi nikahlı kocan. Bizde bakarız. Şimdi düşünme bunları. Ameliyathanenin kapısı açıldığı zaman şimşek gibi fırladı Bahar. Dışarı çıkan doktora koştu: - Doktor? Ben Nejat Demir'in karısıyım... Ne oldu? Nasıl? Doktor genç kadının yüzüne baktı: - Şimdilik her şey iyi, çok ama çok güçlü bir bünyesi varmış. Bundan sonrasını bekleyeceğiz. Yalnız bacaklarında bir problem olabilir. Omurilik hasar görmüş. Bir daha hiç yürüyemeyebilir. Ama bunu da şimdiden söylemek anlamsız. Hazırlıklı olmanız açısından bilgi veriyorum. Bahar dehşet içindeydi. Elleriyle ağzını kapattı sanki feryadını tutmak istermişçesine. - Yani kötürüm mü kalacak? Doktor iki elini yana açtı: - Yaşatabildiğimize dua etmemiz lazım küçük hanım. Hiç umudum yoktu benim... Genç kadın omuzları çökmüş bir şekilde olduğu yere yığıldı. Özlem düşerken güçlükle tuttu arkadaşını. Teselli etmeye çalıştı: - Topla kendini, dur bakalım, hele şunları bir atlatsın elbette bunun da bir çaresini buluruz. Bahar hıçkırıklara gömülmüştü. Başını iki yana sallıyor, umutsuz bir şekilde ağlıyordu. O sırada Nejat'ı çıkarttılar ameliyathaneden. Genç kadın koştu sedyenin başına. Baygındı Nejat. Kocasının yüzünde gezdirdi parmaklarını. Tıraşı uzamış, gözlerinin altı çökmüştü genç adamın. Bitkin görünüyordu. Yüzü sapsarıydı ve ağzı hafif aralıktı. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.