"Bahtın açık olsun yavrum"

A -
A +

Nikâh salonu kalabalık değildi. Coşkun ve Alev'in birkaç yakın arkadaşı, Muhittin Bey ve Leman Hanım, Sibel ve kalanı da gençlerin arkadaşlarıydı. Alev sonunda razı olmuş, tanıdıkça Pelin'den hoşlanmaya bile başlamıştı. Turgay'ın ölümünden sonra Coşkun Beyin de yardımlarıyla Mesudiye'deki işler, mal mülk meseleleri halledilmiş, her şey yoluna girmişti. Serdar ihtisas için girdiği imtihanı kazanmıştı. Pelin de mezun olmuş, araya hatırlı dostlar sokularak ataması İstanbul'a çıkarılmıştı. Küçük bir ev tuttular. Alev Hanım yine kayınvalidelik yaparak evi kendi elleriyle döşedi. İki genç de onun bu hevesini kırmamak için hiçbir şey söylemeden kabullendiler. Pelin: - Hiç itiraz etme Serdar, annem zaten zevkli bir kadın, bırak, kendini böyle daha iyi hissedecek, diyerek buna karşı çıkmak isteyen Serdar'ı durdurmuştu... Nikâhları on beş dakika içinde kıyıldı. Sade bir gelinlik giymişti Pelin. Yeşil gözleri mutlulukla parlıyordu. Coşkun Bey ise ağzı kulaklarında nikâha gelen dostlarıyla kahkahalar atıyordu. Serdar yan gözle baktı ona. Eğer öz babası olsaydı ancak bu kadar sevebilirdi o adamı. Onun da oğluna olan sevgisinin abartısız ve tertemiz olduğunu adı gibi biliyordu. İçi titredi. Kendilerini kutlamak için yanlarına gelen Sibel'le göz göze geldikleri zaman hayatlarının sonuna kadar sadece ikisinin paylaştığı sırlarını asla açıklamayacaklarına dair bakışlarıyla bir daha söz verdiler. Sibel: - Yolun, bahtın açık olsun yavrum... Sen çok ama çok güçlü bir çocuksun. Serdar hep "Canikom" diye sevgi gösterisinde bulunduğu kadının kulağına yavaşça fısıldadı: - Gücümü ailemden olan sevgimden alıyorum ben. Kader bu işte Canikom. Ama her şey geride kaldı. Her şey olması gerektiği gibi oldu. Pelin yanlarına yaklaştı: - Sibel Teyze, bize hep destek verdiniz, çok teşekkür ederim. - Güzel kızım benim, öyle iyi bir aileye geldin ki, eminim çok mutlu olacaksın. Bu arada Muhittin Bey ve Leman Hanım kocaman birer bilezik taktılar gelinlerine - Beni mahcup ettiniz, diyerek ellerini öptü ikisinin de. Kapıya yakın bir yerde bekleyen Alev'e sıra gelmişti. Pelin hemen öptü kayınvalidesinin elini. Ardından Serdar sarıldı annesine. Alev her ikisinin omzuna attı kollarını: - Mutluluklar dilerim sana. Karına karşı hep yumuşak ol baban gibi. O zaman ömrünün sonuna kadar rahat edersin. Bak babana, beni hiç kırmadı bugüne kadar, o yüzden başımın tacı... Sen de onun oğlusun, ona göre... Sibel ve Serdar göz göze geldiler bu sözler üzerine. Serdar keyifli bir göz kırptı. Keyiften gözleri parlıyordu. Perde mutlu bir sonla kapanmıştı... -SON-

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.