"Bakımlı olmak kötü mü yahu?"

A -
A +

Güneş batmak üzereydi. Sinan çadırın brandasına iple asılmış küçük yuvarlak aynanın karşısında saçlarını taradıktan sonra aynaya iyice yaklaşarak yüzünü kontrol etti. Arkadaşı Haluk diğerlerine göz kırparak laf attı genç adama: - Bakıyorum pek bir düşkün oluverdik süsümüze püsümüze! Ne iş bu abi? Sinan gülümsedi: - Bakımlı olmak kötü mü aslanım? Bugün ya bana uyarsınız, ya da ben tek başıma takılırım. Yasemin Balık Lokantası'ndayım bu gece ben. Ağzıma layık bir yemek yiyeceğim. Gençlerden adı Cengiz olan başını iki yana salladı: - Biliyorum, bütün gün o muhteşem balığı düşünmekten bir iş yapamadın. Sinan kızmış gibi yaptı: - Ne diyorsun aslanım? Tamam, inkâr etmiyoruz. Kız güzel. Etkilendim. Ne var bunda?!. Fuat bir kahkaha attı: - Hah şöyle be Sinan! Adam gibi balık yiyeceğim, yok kıl, yok tüy laflarından vazgeç de, mertçe söyle, "Arkadaşlar, kızı çok beğendim, bu gece gideceğim, onu göreceğim" de. Ne o öyle milletin ağzına malzeme veriyorsun. Çocuklar da haklı olarak dalgalarını geçiyorlar işte... Sinan gülmeye başladı: - Tamam yahu, tamam! Sizin dilinize düşeceğime uçuruma düşeyim daha iyi. Hoşlandım kızdan. Etkilendim. Hele doktor olduğunu duyunca şaşırdım kaldım. Haluk buzluktan bir meşrubat alıp becerikli bir şekilde açtı, kafasına dikip yarısına kadar içtikten sonra elinin tersiyle ağzını kurulayıp lafa karıştı: - Haklısın, insan bakınca babasına yardım eden bir köylü kızı sanıyor ilk etapta. Hoş giyimi kuşamı köylü gibi değil ama ev kızı gibi düşünüyorsun. Ben de şaşırdım doktor olduğunu duyunca. Bravo yani... Akıllı kızmış. Çok da sevimli, gözleri de çok güzel. Sinan tasdik edercesine başını salladı: - Evet... Ben de öylesine bir kız sanmıştım. Konuşması falan ne kadar düzgün. Cengiz elindeki sopayı çakısıyla yontuyordu. Gülümseyerek atıldı: - Tasdik edildi onaylandı yengemiz. Haydi hayırlısı. Bakalım Burhan amcalar ne diyecek bu işe... Sinan dönüp arkadaşına baktı: - Babamlar bu tür şeylerime karışmazlar benim. Zaten onlara kalsa hemen evlendirecekler beni. Annemin arkadaşlarının bir sürü kızı var. Her gün birisini söylüyor. Ben yanaşmıyorum. Bugüne kadar okulu bahane edip durmuştum. Ama okul da bitti. Tek kurtarıcım askerliğim kaldı. O da bitince neye sığınacağımı bilmiyorum. En iyisi bu kaçınılmaz sonu kendim hazırlayayım bari. *** Şeref kasada oturmuş gazete okuyordu. Çırak Mustafa ise dolu olan iki masanın yakınlarında tetikte duruyor, müşterilerin herhangi bir istekleri olursa hemen cevap verebilmek için gözlerini dört açmış bekliyordu. Saat sekize geliyordu. Genellikle sekiz buçuktan sonra dokuza doğru dolmaya başlardı dükkan... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.