"Bana hakkını helâl et anne!" -45-

A -
A +

Bir anda karıştı ortalık. Koşturan ayak sesleri yankılandı. Nöbetçi doktorlardan iki tanesi ve servis hemşirelerinin hepsi koştular. Serdar'ın yüzü bembeyazdı. Dudakları titriyor, ağzının kenarından hafif bir sızıntı şeklinde yeşil bir su akıyordu. Gözleri yarı aralıktı. Derhal doktorun emriyle serumlar takıldı. Hemşireler artık incecik hale gelen kollarında damar bulabilmek için zorlanıyorlar, kararan ellerinin üzerinden iğneyi yapıyorlardı. Serdar serumun takılmasından sonra hafifçe açtı gözlerini, fısıldadı güç anlaşılır bir şekilde: - Annem... annem nerede? - Onu içeriye almıyoruz Serdar bey. Dışarıda... - Ne olur çağırın, bir kere daha görmek istiyorum. Nevin hanım dehşetle açılmış gözlerini oğlundan ayırmadan girdi içeriye. Serdar ona elini uzatmaya çalıştı, başaramadı. Nevin hanım koşarak atıldı oğluna: - Yavrum, aslanım benim... - Anne.. Hakkını helal et bana... Nevin hanım irkildi. İnanmıyormuş gibi baktı evladının yüzüne, usulca 'helal olsun' diye fısıldadı... *** Servisin koridorunda yankılanan korkunç bir feryat aksisedalar yaparak alt katlara kadar ulaşmıştı. Nevin hanım kendini kaybetmiş bir şekilde ağlıyor, biraz önce son nefesini veren biricik oğlunun naaşının üzerinden etrafındakilerin tüm çabalarına rağmen ayrılamıyordu. Kapanmıştı cansız bedenin üzerine. Onun solmuş yanaklarını öpüyor, ellerini kokluyor, artık hiçbir feri kalmayan gözlerini açmak için çabalıyordu. Hâlâ haykırıyordu oğluna uyanması için: - Aç gözünü Serdar'ım, oğlum aç gözünü ne olur, annenin hatırına aç gözünü bir tanem... Nöbetçi doktor yaşlı kadını kollarından tutarak olanca gücüyle naaşın üzerinden ayırdı, bir yandan da: - Nevin hanım, ne olur toplayın kendinizi... Ne olur hanımefendi, diye yalvarıyordu. Hemşireler koşuşturuyor, kadıncağıza yatıştırıcı iğne yapmaya çalışıyorlardı. Nevin hanım nispeten kontrol altına alındıktan sonra odanın kapısı kapatılıp kilitlendi. Kadıncağızı da dışarı çıkartmışlardı. Şimdi bekleme salonundaki koltuklardan birinde yapılan ilacın etkisiyle de boş boş bakıyor, olanı biteni analiz etmeye çalışıyor ama yaşadığı şokun etkisiyle hiçbir şey bilemiyordu. Yanaklarından gayri ihtiyari yağmur gibi yaşlar kendiliğinden akıyor, boynundan süzülerek elbisesinin yakasını ıslatıyordu. Nöbetçi doktor başhemşireye döndü: - Ev telefonları var mı? Ferit beye haber vermek gerek... - Var doktor bey. Rahmetlinin dosyasının içinde yazıyordu. Ama isterseniz önce hocamıza haber verelim, belki Ferit beye o söylemek ister. Nöbetçi doktor başını salladı: - Doğru hemşire hanım, iyi ki akıl ettiniz. Haldun hocayı hemen arayalım. Bir saate kalmadan Haldun Demir hastahaneye gelmişti bile. Olan biten hakkında bilgi aldıktan sonra Nevin hanımın yanına gitmiş, onun hıçkırıklar içinde sarsılışını yüreği burkularak izlemiş, verebildiği kadar teselli vermeye çalışmıştı. Ama bu durumların tesellisi yoktu. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.