Gelen hizmetçi kız Pervin'di: - Küçük hanım, öğlen de bir şey yemediniz, bakın Namık bey de geldi, ona bir şeyler hazırlıyorum, siz de ister misiniz, buyurun salona isterseniz... Meral sessizce onun yüzüne baktı. Sonra başını salladı: - Olur Pervin gelirim.... Açlıktan midesi yanıyordu ama sadece duyduğu şey bu yangındı. Yoksa hiçbir şey istemiyordu canı. Başının döndüğünü hissetti. Duvara tutunarak yürüdü. Salonda gerçekten Namık'tan başka kimse yoktu. Gülümsedi genç kadın içeri girince ona: - Merhaba yenge... Uyuyor muydun? - Hayır Namık, sadece uzanmıştım. - Benim karnım aç, hizmetçiye söyledim, bir şeyler yiyip çıkacağım. Başını sallamakla yetindi Meral, koltuklardan birine oturdu. - Ağabeyim nerede? - Bilmiyorum Namık, sanırım bugün arkadaşlarıyla Didim'e gidecekmiş... Namık alaycı bir şekilde gülümsedi bu sözler üzerine. Meral'in gözünden kaçmamıştı bu. Hemen atıldı: - Neden güldün Namık? - Yok bir şey yenge... Meral ayağa fırladı: - Hayır var.. Ve sen bana ne olduğunu söyleyeceksin... Geldiğim günden beri bu imalı konuşmalarını, tavırlarını anlamıyorum sanma. Farkındayım ve şimdi bana anlatacaksın... Namık dudaklarını bükerek baktı genç kadının yüzüne, sonra aynı alaycı tavrıyla: - Bunu bana değil kocana sor... dedi. O sana anlatmak isterse anlatır... Meral hiddetle bakışlarını dikmişti delikanlının yüzüne, dişlerinin arasından fısıldadı öfkeyle: - Hayır, sen söyleyeceksin, hemen şimdi... Omuzlarını silkti Namık. Yerinden kalktı: - Ne söylememi istiyorsun, kocanın arkadaşlar dediği insanların sadece güzel bir kadın olduğunu mu? Bu kadın senelerdir var. Ağabeyimin bundan önceki evliliğinde de vardı, seninle evliliğinde de var, vazgeçmez. Meral duyduklarının doğru olup olmadığını irdelemeye çalışıyordu. Bir çivi gibi çakılıp kalmıştı olduğu yere... Korkunç bir baş dönmesiyle sarsıldı Meral. Sanki kör bir kuyunun içine yuvarlanmış, tepetaklak düşüyormuş gibi hissetti kendini. Her yer kararmıştı. Güçlükle tutunarak fısıldayabildi: - Beni tutun ne olur, düşüyorum... Ondan sonrasi zifir gibi bir karanlığa gömülmüştü. Namık dehşet içinde yere yuvarlanan yengesine baktı, sonra korkuyla bağırdı: - Pervin, Hayriye hanım, koşun, yengeme bir şey oldu. İki hizmetçi de koşarak geldiler. Yüzü kireç gibi olmuştu Meral'in. Sık sık nefes alıp veriyor, sanki can çekişiyordu. Hayriye hanım on iki senedir Yiğitoğlu ailesinin aşçısı olarak görev yapıyordu bu evde. Tecrübeli kadın hemen Meral'in başının altına kolunu destek yaptı. Aceleyle bağırdı: - Durmayın, ambülans çağırın, iyi değil gelin hanımın durumu! DEVAMI YARIN