Uğur dükkandan ayrıldıktan sonra bir süre cadde boyunca yürüdü. Babası oğlunun durgun, düşünceli halinin nedenini gün boyunca birkaç kez sormuş ama bir türlü tatmin edici bir cevap alamamıştı. Emin Bey fazla üzerinde durmadı. Uğur hastanede olanlardan da bahsetmemişti. Emin Bey için Uğur'un artık bir sorunu kalmamıştı. O elde etmek istediğini etmiş, oğlunu İstanbul'daki o kadından kurtarmıştı. Bunun devamında oğlu sıkıntılıymış, mutsuzmuş, kafasının içi karışıkmış, bunlar önemli şeyler değildi. Uğur bir müddet yürüdükten sonra etrafına bakındı. Bir dost arıyordu gözleri. Beyninin içindekileri paylaşabileceği yakın bir dost, bir sırdaştı şu anda ihtiyacı olan şey: "Erol!" diye söylendi kendi kendine... "Erol'u bulayım!" Hemen yön değiştirdi. Erol'un elektrikçi dükkanından ışık sızıyordu. Kapıyı itince uzak bir şıngırtı duyuldu. Tezgahın arkasındaki perdeyle ayrılmış bölümde bir hareketlilik yaşandı. Az sonra perde aralandı ve Erol'un başı gözüktü: - Ooo, Uğur, aslanım, nerelerdesin sen? - Buradayım abi... İşin var mı? - Gel yahu, işim olsa ne yazar... Nasılsın bakalım, haberlerini aldım geçen gün senin dükkan komşusu Hasan Efendiden. Baba oluyormuşsun! Uğur yüzünü buruşturdu: - Ağabey bir yerlere gidelim, oturup konuşalım ne olur, çok ihtiyacım var... Erol merakla baktı genç adamın yüzüne ellerini kirli bir bezle silerken: - Tamam aslanım, iki üç bağlantım kaldı yapacak. Onları halledeyim, çıkalım. Çok geçmeden iki genç yan yana yürüyorlardı. İşini bitiren Erol dükkanını kapatmıştı. Bir müddet konuşmadan yürüdüler. Erol sessizliği bozan kişi oldu: - Sahilde iyi bir yer biliyorum, biraz salaş ama idare eder. Ne dersin? Uğur başını iki yana salladı: - Fark etmez abi... Neresi olursa... Erol gözlerini kıstı: - Yahu sen çok dertlisin galiba. Hayırdır, yine senin şu İstanbul meselesi mi? Uğur acı bir şekilde gülümsedi: - Yok Abi, o iş bitti. Ben... Bunalıyorum abi... Başımı alıp gitmek istiyorum. Erol ellerini montunun cebine sokup omuzlarını kaldırmıştı. Soğuk insanın içine işliyordu çünkü: - Aslanım, ne bu halin? Son zamanda iyi olduğunu duymuştum. Bak çocuğun da olacak... Uğur güldü: - Çocuklar ikizmiş... - Ne? Sen istedin bir göz, Allah verdi iki göz desene! Genç adam acıyla buruşturdu yüzünü: - Ben hiçbir şey istemedim abi. Ben baba olmaya hazır değilim. Ben evliliğe hazır değilim. Bu yüzden bunalıyorum işte... Gideceğim abi buralardan, kimseye bir şey söylemeden gideceğim... > DEVAMI YARIN