"Başının çaresine bakacaksın!.."

A -
A +

Mehmet Ali olanları önce karısından duydu... Neriman içeride bebeklerini uyutuyordu eve geldiği zaman. Halime telaş içinde ve ürkerek nakletti duyduklarını. Mehmet Ali'nin yüzü gerildi, gözleri büyüdü: - Ne yani, şimdi dul olup mu geldi eve? Hem de iki çocukla? Neden sahip çıkmamış kocasına? Bir kadın kocasını evde tutmayı bilmeli. Emin Beyin öldüğünü duymamıştım. Allah rahmet eylesin, benim işim Emin Beyle değil. Bu evde ne kadar kalacak? Ben üç boğaza daha bakamam. Ben onu iki de sübyan takıp kuyruğuna geri gelsin diye evermedim. Bulsun kocasını, gitsin yanına. Burada olmaz. Benim bu saatten sonra başımı belaya sokmasın. Dul bir kadının ihtiyaçlarını görmek kolay mı? Sonra millet ne der? Laf ederler, herkesin gözü bunun üstünde olur, zapt edemem ben... Neriman babasının bağırışlarını duyuyordu. İçinin acıdığını hissetti. Burada yaşamasının mümkün olamayacağını bu feryatları duyduğu anda anlamıştı. Mehmet Ali'nin sesi daha yakından duyulmaya başlamıştı. Birden oda kapısı açıldı. Öfkeden burnundan soluyordu Mehmet Ali: - Bir kocaya sahip çıkamadın değil mi? Neriman yutkundu: - Merhaba baba! - Bırak şimdi merhabayı falan? Sorduğuma cevap ver, sahip çıkamadın işte. Ben de rahat yere gitti, zengin eve gitti diye huzur içindeydim. Ama hanım adamını elinde tutamamış. Ne yaptın da kaçırdın kocanı? Şimdi ne olacak? Benim sana bu iki veletle beraber bakacağımı mı düşünüyorsun? Yok öyle yağma! Git bul kocanı, baksın çocuklarına. Benim el âlemin çocuğunu büyütecek ne gücüm var ne de isteğim!.. Neriman'ın boğazına bir yumruk yerleşmişti sanki. Nefes alamıyor, yutkunamıyordu. Güçlükle konuştu: - Gideriz baba... Çocuklarımla ben yük olmayız sana. İstersen çalışırım da... Mehmet Ali bir sigara yaktı, gözlerini kısarak baktı kızına: - Dedim ya sana, öyle yağma yok. Ben burada boğaz besleyemem. Nereye çalışıyorsun, dul kadın çalışır mı hiç? El âlem ne der bana sonra, bu saatten sonra üzerime laf getirtmem ben! Halime kocasının arkasında durmuş, eli yüreğinde öylece bakıyordu. Zaten hiçbir zaman söz sahibi olmamıştı evliliği boyunca. Kocasının kararlarını onayladığı zaman ondan iyisi yoktu. Ama karşı çıkmaya cesaret ettiği zamanlarda da Mehmet Ali'nin acımasız şiddetine maruz kalmıştı. Bu saatten sonra huzurunun bozulmasını istemediği için ses çıkartmıyordu. Mehmet Ali bir kere bile dönüp torunlarına bakmamıştı. Zaten eve geldiği zaman karısından olanları duyduğunda iki bebeğin de kız olduğunu işittiği zaman yüzünü buruşturmuştu. Kararlı bir şekilde acımasız bir ses tonuyla son sözünü söyledi: - Ben bilmem onu bunu! Başının çaresine bakacaksın... Ben besleyemem! Kapıyı vurup çıktı odadan. Neriman donmuş kalmıştı. İki çocukla nereye gider, ne yapardı? Yüreğindeki kırgınlık büyüktü. Annesi kapıda durmuş onu seyrediyordu. Neriman sitem dolu bir bakış fırlattı annesine: - Benim daha fazla durmama gerek yok anne, ben gideyim. Yavaşça yürüdü. Odasına girmeden önce dönüp bir kez daha baktı geriye. Sanki babası yeniden gelecek, "gitme kızım, tek başına ne yaparsın, ne edersin" diyecekti. Odasına girip çocuklarının yanına uzandı. Artık hayatta yapayalnız olduğunu biliyor, bunun acısını da taşımaya çalışıyordu... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.