"Başınız sağolsun Safiye hanım!.." -75-

A -
A +

Müdür yutkundu. Etrafına bakındı. Zorlandığı belliydi. Masanın karşısında oturan genç kız ise dudaklarını ısırmış, telaşlı ve heyecanlı bir şekilde rengi bembeyaz olan Safiye'yi inceliyordu. - Safiye hanım, talihsiz bir olay oldu. Mahkumlar aralarında bir meseleden dolayı kavgaya tutuşmuş. Hakan da karışmış kavgaya. Bizim haberimiz olana kadar bayağı kapışmışlar. Maalesef mahkumlardan biri kavga sırasında bıçak çekmiş. Tabii bu bıçağı nasıl sokmuşlar içeriye bir bilgimiz yok henüz, bu konu soruşturuluyor. Hakan'ı bıçaklamış, tabii hemen müdahale edildi. Oğlunuzu derhal hastahaneye kaldırdık... Safiye olduğu yere yığılacaktı. Dudakları titriyor, gözleri faltaşı gibi açılmış bir şekilde müdür beyin anlattıklarını dinliyordu. Adam dudaklarını diliyle ıslatarak devam etti: - Hemen ameliyata aldılar oğlunuzu.. Fakat... Safiye inledi: - Öldü mü yoksa? Müdür başını önüne eğdi: - Başınız sağolsun Safiye hanım, yapılacak bir şey kalmamıştı. Ameliyat son bir umuttu. Ama kurtarılamadı... Bir uçurumdan aşağıya yuvarlanmış gibi boşluğa düşmüştü Safiye. Başını geriye attı. Yüreğinin orta yerine çöreklenen bir kayanın baskısı altındaymış gibi nefes alamıyordu. Elini kalbine götürdü gayri ihtiyari. - Yavruuum... diye inledi. Gözyaşları bilinçsizce yuvarlanmaya başlamıştı. Müdür beyin odasındaki genç kız fırladı ayağa, onun yanına geldi: - Teyze, iyi misiniz? Safiye duymuyordu bile söylenenleri. O artık bir anda ıstırap dolu dünyasına girip kapıları dış dünyaya kapatıvermişti. Dudakları anlaşılmaz şekilde kıpırdanıyor, gözyaşları yağmur gibi derin çizgilerle dolu yanaklarına süzülüyordu. Genç kız müdüre döndü: - Tahsin bey, bir doktor çağıralım! Müdür hemen telefona sarıldı ve revir doktorunun hemen gelmesini emretti. Biraz sonra kısa boylu, tıknaz bir doktor Safiye'nin tansiyonunu ölçüyordu. İşi bitince ayağa kalktı: - Hanımı hemen bir hastahaneye götürmek gerekli. Tansiyonu yirmi dört! Hiç vakit kaybetmeyin. Odadaki genç kız atıldı: - Ben götürürüm. Arabam dışarıda. Hemen yardımcı olurlarsa götüreyim. - Size zahmet olacak İpek hanım... - Hayır, hayır, zavallı kadın... Birkaç görevlinin yardımıyla genç kızın arabasına taşıdılar kadını. Araba hemen hareket etti. Yol boyunca kendinden geçmiş bir vaziyette ağladı Safiye. İpek ise hiç konuşmayıp onu kendi haline bıraktı. Zaten konuşsa da şu anda kadıncağızın söyleyeceği hiçbir şeyi anlamayacağını biliyordu. Az sonra Tıp Fakültesi hastahanesinin acil kısmına girmişlerdi. Hemen müdahale edildi Safiye'ye. Mutlaka hastahanede yatması gerekiyordu. Yüksek tansiyon ve beyin damarlarında tıkanıklık ihtimali olduğu için hayati tehlikesi vardı. İpek gereken işlemleri yaptırdı. Hastayı hemen yoğun bakıma aldılar. İpek, hemşireye adresini bıraktı ve hastayı sahiplendiğini bildirdi. Bir müddet sonra da üzgün bir şekilde ayrıldı hastahaneden. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.