Başlık parasında anlaşmışlardı!..

A -
A +

Taburesini alıp kapının önüne çöreklenmişti Daut Ağa. Öylesine içi geçmişti ki başı göğsüne düşüyordu. Tam bu sırada tozu dumana katarak yaklaşan bir arazi cipi dükkanın önünde durdu. Şoför mahallinden bir seksen boylarında iri yarı, pala bıyıklı bir adam indi. Oldukça kiloluydu. Dökülmüş saçları yüzünden pırıl pırıl parlayan başını elindeki beyaz mendille silen adam pantolonunu çekerek Davut'a yaklaştı: - Davut Ağa sen misin? Davut bu insan irisi adama kuşkuyla baktı: - Ne edeceksin Davut'u? - Hayırlı bir iş konuşacaktım. Ben Ali Rıza. Davut hemen fırladı taburesinden. Göz ucuyla jantları pırıl pırıl parlayan cipe baktı. Yüzünde bir memnuniyet belirdi: - Benim Davut. Hoş geldin Ali Rıza Ağam. Hele geç şöyle... Ali Rıza sık nefes alarak onun uzattığı tabureye çöktü. - Bu ne sıcak be ağam. Öldüm bittim terden. - Çay içer misin ağam, yoksa soğuk bir gazoz açayım. Elini kaldırdı adam: - Gazoz olsun. Buz gibi, şöyle bir serinleyeyim. Muhtar Salih aradı. Hayırlı bir iş için. Başını salladı gülerek Davut: - Evet, evet. Duymuştum bir eş aradığını. Bir kızım var benim. Başını bağlamak isterim. Eğer istersen dedimdi... Adam altın dişini gösteren bir sırıtışla cevap verdi: - İstemez miyim Davut ağa. Tak etti canıma yalnızlık. Benim hanımlar öldü. Tek başıma bir adamım. Çocuklarım var ama hepsi evli. Biraz da malım mülküm var. - Pek âlâ, pek âlâ Ali Rıza... - Bu sefer şöyle genç, cıvıl cıvıl bir eş ararım. Memnun ederim seni. - Konuşuruz o konuları Ali Rıza. Hele sen şu gazozunu iç önce... Kendisinden beklenmeyen bir çeviklikle içerideki buz dolu kutudan bir şişe gazoz getirdi. Uzattı: - Al bakalım... Adam bir dikişte bitirdi şişeyi. Sonra iri kıllı ellerinin tersiyle sildi ağzını. - Nerede senin kız? Davut bu işi çözdüğünü düşünüyordu. Alacağı başlık parasının heyecanıyla bir tabure de kendisi çekti. *** Bir saate yakın konuşuyorlardı Ali Rıza ile Davut. Sonunda anlaşmaya varmış görünüyorlardı. Başlık miktarında sıkı bir pazarlık yapmışlardı. Davut, Ali Rıza'nın kabul ettiği rakamdan memnundu. Bu parayla hem Hasan'ı evlendirebilecek, hem de kendisine birkaç kuruş kalacaktı. Hasan ve Hüseyin dükkanın içinde babasıyla misafirinin hararetli konuşmalarını merak ve şaşkınlık içinde izliyorlardı. Sonunda iki adam kalktılar. Tokalaştılar. Davut memnun bir ifadeyle dükkana doğru dönüp içeriye seslendi: - Hasan, Hüseyin, gelin bakalım... İki delikanlı hemen dışarı çıktılar: - Çocuklar Ali Rıza Ağa enişteniz olacak. Aliye'yi alacak. Öpün bakalım elini. Hasan ve Hüseyin hayretle bir babalarına bir de bu iri yarı yaşlı adama baktılar. Davut, Hasan'a göz kırptı: - Bu sayede senin iş de çözüldü aslanım... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.