Şükriye hemen her gece şikayet ediyor, daha yeni evli olmalarından dolayı evinde kocasıyla yalnız olmak istediğini söylüyor, Safiye'yi asla istemediğini her fırsatta belli ediyordu. Karısına olan düşkünlüğü ve kayınpederinden olan çıkarları için kardeşini koruyamıyor, olan zavallı küçük kıza oluyordu. Hasan kahvede oturanları selamladı: - Selamünaleyküm efendiler... Masalardan Allah'ın selamına karşılıklar geldi mırıltılar halinde: - Aleykümselam.... Gel bakalım Hasan... Masalardan birine oturdu. Kahveci Ahmet'e seslendi: - Bir çay versene Ahmet ağabey... Birkaç dakika içinde masasına gelen çayını düşünceli bir şekilde karıştırmaya başladı. Kahveci Ahmet ellerini önündeki önlüğe silip bir sandalye çekip onun yanına oturdu: - Hasan, seninle konuşacak önemli bir meselem var. Hayretle kaldırdı başını: - Hayırdır Ahmet ağabey? Bir tatsızlık mı var yoksa? - Yok evlat, aslında hayırlı bir iş... Benim bir memleketlim var, daha doğrusu benim hanımın köylüsü. Halil. İyi çocuktur Allah için. Geçen sene karısı öldü. Dermansız hastalıktan... Kurtulamadı zavallı. Kaldı tek başına, çoluk çocuk da yoktu. Bakma evli falan olduğuna, daha otuzunda... Genç yani. Hasan gözlerini kıstı. Bunun ardından ne geleceğini merak ediyordu. Ahmet devam etti: - Evlenmek istiyor... Bizim de aklımıza senin Safiye geldi. Bilirsin Safiye küçüktür ama büyük gibi, ergin gibi durur. Kızın başında olması senin için de zor, biliyoruz. İyi bir kısmet bence. Ne dersin? Ahmet çayından bir yudum daha aldı. Hiçbir zaman duygularını belli etmezdi. - Benim kârım ne olacak bu işten Ahmet ağabey? Ahmet sinsice gülümsedi. Etrafına bakındı, kimsenin duymamasına dikkat ederek biraz daha yaklaştı. Bir sigara paketi çıkarttı cebinden. Hasan'a uzattı: - Yak bakalım bir tane.. Konuşalım. Halil yarın gelecek. Senin kârına gelince, onunla konuş ama biliyorum ki zararlı çıkmayacaksın, yeter ki "he" de sen. Hasan, kendisine bir paye vermeye çalışarak sigarasından derin bir nefes çekti. - Ben demesine derim, dediğim gibi kârım eğer iyi olacaksa neden olmasın. Ahmet gevrek bir kahkaha attı: - Oldu bu iş o zaman. Ben biliyorum kârlı çıkacağını. Sen de rahat bir nefes alırsın böylece. Evliliğinin tadını çıkartırsın. Kolay değil, yeni evlisin, başında bir kardeş, hiç kolay değil. Başını salladı Hasan "doğru" diye mırıldanarak. Aklı yatmıştı bu işe. Safiye'nin mutlu olup olmayacağını, onun daha bir çocuk olduğunu aklına bile getirmiyor, sadece alacağı başlık parasının hesabını yapıyordu. Bütün bir gece düşünüp işine yarayacak bir miktarı belirlemeye çalışacaktı artık. Çayını bitirdikten sonra kalktı yerinden. Elini cebine attı çay parası için. Ahmet hemen itiraz etti: - Bu çay benden aslanım, hayırlı bir iş konuştuk şurada, para falan istemez. - Sağol Ahmet ağabey... Görüşürüz yarın.. diyerek çıktı dışarıya. DEVAMI YARIN