Bedelini çocuklar ödemesin!..

A -
A +

Yasemin annesine cevap vermedi. Yolun ortasında durmuş konuşuyorlardı. Sena dudaklarını ısırdı: - Ben gideyim kızım. Geç oldu. Keşke seninle daha uzun kalabilseydim. İzmir'de Efes Otelinde kalıyorum. Ama veda etmeden bir tek şey rica edeceğim senden. Durakladı, yalvaran gözlerle baktı Yasemin'in yüzüne: - Sana bir kere sarılıp koklayabilir miyim? Genç kız irkildi. Önüne baktı. Beyninden geçen çapraşık ve ne olduğunu çözümleyemediği düşünceler yormuştu. Başını hafifçe kaldırdı. İleri doğru bir hamle yaptı. Bir anda Sena'nın kollarını boynunda hissetti. Kadın hem ağlıyor, hem de sıkı sıkıya sarılmış onun saçlarını kokluyordu. Yasemin gayri ihtiyari sarıldı kadına. Tek vücut olmuşlar birbirleriyle kenetlenmişlerdi sanki. *** Yasemin annesini yolcu ettikten sonra lokantaya yürüdü. Şeref dışarıda oturuyordu. Kızının yanına geldiğini görünce hiç kıpırdamadı. Yasemin baş ucuna gelene kadar başını kaldırmadı. - Onu gördün mü? - Evet baba! Şeref bir şey söylemeden kalktı yerinden arkasını dönüp gitti... *** Sena saatine baktı. Uçağının kalkmasına birkaç saat kalmıştı. Bütün gün otel odasından çıkmamış, belki umuduyla kızını beklemişti. Ama bu saate kadar gelen giden olmamıştı. Çantasını topladı. Sürekli ağlamıştı gün boyunca. Kızının kokusunu burnunda duyuyor, onu nasıl özlediğini şimdi daha iyi anlıyordu. Hazırlıklarını bitirince çantasını alıp odadan çıktı. Lobiye indiği zaman gözü hâlâ kapıdaydı. Hesabını kapattı. Bir kahve ve sigara içimlik vakti vardı. Otelin çay salonuna geçti. Tam bu sırada otel görevlisi seslendi arkasından: - Sena Hanım! Ziyaretçileriniz var. Lobide bekliyorlar. Heyecanla çıktı dışarıya. Yasemin'i saçlarından tanıdı. Yüreği kuş gibi çırpınıyordu. Koşarak gitti genç kızın yanına: - Yasemin! - Anne... Biz... Sena kızının yanında Sinan'ı görünce düşecek gibi hissetti kendisini. Delikanlı gülümsüyordu: - Anne, biz geldik... Biz evleniyoruz anne! Sena ağlamaya başlamıştı. İkisine de sevgiyle sarıldı. Öpücüklere boğmuştu Yasemin'i. Yasemin annesinin elini tuttu: - Bir ziyaretçin daha var anne. Babam seninle konuşmak istiyor. Sena başını çevirince Şeref'i gördü. Adam kapıda bekliyordu. Gülümsedi. Birkaç adım attı: - Teşekkür ederim Şeref. Çok teşekkür ederim. Şeref yutkundu: - Düşündüm, haklısın söylediklerinde. Yaşananlar bize aitti. Bunun bedelini çocuklara ödetmenin bir anlamı yok. Dilerim mutlu olurlar. Yasemin de çok özlediği annesine kavuşmuş olur. Bu arada iki genç de yanlarına gelmişti. Yasemin anne ve babasına baktı mutlu bir şekilde: - Babama yakın bir yerde oturmak istiyoruz anne, İzmir'de mesela. - Nerede isterseniz kızım. Yeter ki mutlu olun. Sinan, Şeref'e döndü: - Sizi mahcup etmeyeceğim efendim. Şeref başını salladı. Gözleri dolu doluydu. Usulca fısıldadı: - Ben gideyim artık. Hoşça kal Sena. - Hoşça kal Şeref. Sinan ve Yasemin gülümseyerek mutluluğa doğru yürüdüler... - SON -

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.