Mithat Beylerin salonu kalabalıktı. Bir köşede, tekli koltuklardan birinde Yahya oturuyordu. Oldukça toparlanmıştı. Yanında Müşerref Hanım vardı. Kocasıyla her an ilgileniyordu. Birkaç yakın dost ve Coşkun ve Arzu'nun arkadaşları çoğunluğu oluşturuyorlardı. Yemek odası bölümünde muhteşem bir sofra hazırlanmıştı. Neriman Hanım her zamanki titiz haliyle her yeri denetliyor, her şeyin dört dörtlük olmasını istiyordu. Mithat Bey ise siyah takım elbisesi ve bordo papyonuyla çok şıktı. Bir kez daha saatine baktı. Karısıyla göz göze geldi o sırada. Neriman Hanım yaklaştı: - Daha gelmedi... Telefon etsene bir kez daha... Mithat Bey dudak büktü: - Kapalı, telefonu kapalı... Bu sırada çok zarif eflatun renkli, şifon elbisesi içinde bir peri kızı kadar güzel olan Arzu geldi yanlarına: - Akif Amca gelmedi baba! - Biz de onu konuşuyorduk kızım, telefonu da kapalı... Bu sırada kapı çalındı. Akyayla ailesi birbirlerine baktılar. Arzu fırladı: - Geldi işte... Hemen koştu hizmetçiden önce. Kapıda genç bir delikanlı vardı. Elinde de çok zarif bir çiçek sepeti tutuyordu: - Coşkun Ünal, Arzu Akyayla... Genç kız başını salladı, bu sırada Coşkun da gelmişti. İki genç gözlerini kısmış kapıdaki gence bakıyordu: - Size bir çiçek ve bir not var. Buyurun. Coşkun birkaç kuruş bahşiş verdikten sonra çiçeği ve beyaz zarfı aldı. İki genç telaşla açtılar mektubu. Akif'tendi. "Sevgili Arzu ve sevgili oğlum Coşkun, Size bir ömür boyu mutluluk diliyorum. Yanınızda olamadım. Bundan sonra da olmayacağım. Artık yoruldum ve çok uzun bir seyahate çıkıyorum. Emekliliğimi istedim ve bundan sonra dinlenmek istiyorum. Sizi hiç aklımdan çıkartmayacağım. Belki bir gün tekrar karşılaşır ve eski hesaplaşmaları bir kenara bırakır hasretlerimizi gidermeye çalışırız. Ama bu sevgili oğlum için çok erken. Belki yeniden karşılaştığımız zaman beni affeder. Gözlerinizden öpüyorum. Babanız Akif. Not: Ben cezamı çekiyorum oğlum!" Coşkun gözlerinde biriken yaşları parmaklarının ucuyla sildi ve fısıldadı: - Gitmiş... Bu tek kelime genç doktorun neler hissettiğini anlatmaya yetiyordu. Birbirlerine baktılar. Arzu Coşkun'a yaklaştı ve onun omzuna koydu başını... DEVAMI YARIN