Yemekten sonra yine karısının elini hiçbir işe sürdürmedi Akif. Ona hizmet ederken yorgunluğunu falan hissetmiyordu. Bulaşıkları yıkadı, çayı demledi. İşini bitirip odaya döndüğü zaman Sevim'in aldığı ilaçların etkisiyle kanepede uyumuş olduğunu gördü. Hafifçe gülümseyerek üzerini ince bir battaniye ile örtüp yanındaki koltuğa oturdu. Karısını uyandırmamak için televizyonu açmadı. Kitaplarını getirip ders çalışmaya başladı. Zaman zaman başını kaldırıp masum bir şekilde uyuyan Sevim'e bakıyordu uzun uzun... Baş ağrılarının sebebini tahmin etmeye çalışıyor, asıl neticenin çekilecek bir tomografi sonucunda ortaya çıkacağını biliyordu. Bunu birkaç kere konuşmuşlardı karı koca. Sevim ise doğumuna bir ay kalan bebeğine zarar vereceği endişesiyle asla bu fikre sıcak bakmıyor, "doğumdan sonra gereken neyse yaparız" diye düşünüyordu. Akif yine de geç kalmanın doğuracağı olumsuz neticeleri bildiği için onu ikna etmenin bir yolunu bulmaya çalışacaktı. Aklına kötü şeyler getirmemeye çalışıyor, bunun gelip geçici, basit bir rahatsızlık olduğunu düşünüyor, hamilelik stresine bağlı olarak ortaya çıkan semptomlar olarak değerlendiriyordu... Yine de bugün hastanenin nöroloji servisi doktoru Tahsin Beyle görüşmüştü. Tahsin Bey dikkatle dinlemişti Akif'i. Sonunda: - Mutlaka getir karını Akif. Bir kontrol edelim. Araştırmakta fayda var, demişti... Çaydanlığın ıslığa benzer sesinden suyun kaynadığını anlayarak kalkıp bir bardağa doldurdu. Bu sırada Sevim de hareketlenmişti. Gülümseyerek onun başına dikildi: - Kalkmaya niyetin yoksa yatağa git yat hayatım. Burada rahat değilsin. Genç kadın gözlerini kırpıştırdı: - Yok, kalkacağım. Başımın ağrısı geçti. Hiçbir şeyim yok şimdi. Açlıktanmış demek ki. Yemek yemek iyi geldi. Genç kadın tembel tavırlarla kalkıp oturdu. Kocasının elindeki çay bardağını görünce gülümsedi: - Çayı da yaptın ha? Of Akif, ben çok kötü bir eşim değil mi? Akif atıldı: - O da ne demek? Sen benim bitanemsin. Ben seninle evli olduğum için bu dünyanın en şanslı erkeğiyim. Bunu hiç aklından çıkartma. Ben bütün bunları severek yapıyorum ve yaparken inan bana dinleniyorum. Sana da çay koyayım mı? Başını salladı Sevim şımarık çocuklar gibi. Biraz sonra karşılıklı oturmuşlar, doğacak bebekleri hakkında sohbet ediyor ve çaylarını yudumluyorlardı. Akif son yudumu da yuttuktan sonra: - Üç ay sonra imtihana gireceğim. Eğer kazanırsam İzmir'e taşınacağız demektir. İhtisasımı Ege Üniversitesinde yapmayı planlıyorum. Oradaki kadro mükemmel çünkü!.. DEVAMI YARIN