"Ben dün gece kararımı verdim"

A -
A +

Anadolu yakasına geçip Çamlıca'ya çıktılar. İstanbul Boğazı'nın muhteşem manzarasının en güzel göründüğü yerlerden bir olan bu tarihî mekanda ağaçların arasından sızan güneş ışıkları birbirinden renkli ışık oyunlarıyla etrafta âdeta dans ediyordu. Çay bahçelerinden birine girip oturdular. Hava serindi ama üşütmüyordu. Mis gibi çam kokuları insana yaşadığını hissettiriyordu. Birer bardak çay söylediler. Sedat gözlerini genç kızdan ayırmıyordu. Payidar suskundu. Düşünceliydi. Sonunda adam dayanamadı: - Seni dinliyorum canım... Payidar yavaşça kaldırdı başını ve onun gözlerinin içine baktı: - Ben... Ben korkuyorum. Ailem bu ilişkiyi duyarsa beni öldürür Sedat. Daha önce de karşı çıkarlardı ama ben önlerine geçip savunabilirdim. Şimdi ise hiçbir şey söyleyemem. Sedat sıkıntılı bir tebessümle başını salladı: - Ben düşünmüyor muyum sanıyorsun? Ama şu anda yapabileceğim bir şey yok Payidar. Mahkemeye veriyorum, boşanacağım ama bu zaman alacak. Bu zaman zarfında seni görmemeye ise asla dayanamam. Sabretmek zorundayız. Yıllar önce yapılmış bir hatanın bedelini sevgimiz ödemesin, buna izin vermeyelim. Sevgi gayret ister, fedakârlık ister. Bunları yüklenemeyecek misin yoksa? Bir de beni düşün. Sevmediğin bir insanı, mutluluğunun tek engelini sürekli karşında görmek kolay mı sanıyorsun? Dün gece karar verdim. Evden ayrılıyorum. Bir daire tutacağım kendime. Orası bizim evimiz olacak. Her şeyini ikimiz, en baştan yapacağız. Yeni bir sayfa gibi baştan yazacağız. Bugün avukatımla da randevum var. Hemen davayı açıyorum. Kendisi de bunun farkında zaten. Biz yıllardır ayrıyız prensesim. Göstermelik bir ev paylaşımı var sadece. Ne o beni seviyor, ne de ben onu... Senden istediğim kısa denebilecek bir süre sabırlı olman... Bana yardımcı olman... Eğildi öne doğru ve sordu: - Olacaksın değil mi? Senden ayrılamam asla ben... Payidar yumuşamıştı. Çaresiz bir şekilde baktı adamın yüzüne: - Ben de senden ayrılmak istemiyorum. Elimden geleni yapacağım... Sedat memnundu. Sevinçle arkasına yaslandı: - İşte duymak istediğim buydu. Teşekkür ederim canım. Bak ne diyeceğim. Birkaç işim var. Onları halledene kadar benimle galeriye gel. Oturursun orada. Bilgisayar falan var, oyalanırsın. Ben işlerimi bitirdikten sonra seninle nefis bir öğlen yemeği yeriz ve akşama kadar ev ararız. Hemen taşınmak istiyorum çünkü. Eşya falan bakarız. Olur mu? Genç kız memnun bir tavırla başını salladı. Sedat devam etti: - Her şeyi yeni baştan alırız. Öyle bir ev tutalım ki her türlü engeli aştıktan sonra orası bizim yuvamız olsun. Öyle döşeyelim. Ne dersin? Payidar sevinçle ellerini çırptı: - Ama zevkime karışmayacaksın. Sedat başını iki yana salladı: - Söz sen isteyecek, sen beğeneceksin, ben alacağım... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.