"Ben kızımı çok iyi tanırım Haşim"

A -
A +

Şükrü Bey dikkatle avukatının anlattıklarını dinliyordu. Adam sözlerini bitirince sinsi bir gülümseme belirdi dudaklarında: - Bu kızın bu inatçılığını seviyorum. Öfkelendiği zaman daha da hırslanıyor. Doğru yanlış, her neye karar verdiyse direniyor. Biraz bana benzemiş. Ama artık endişeli değilim, biliyorum ki çok az kaldı. Demek adamın babasının bir mahkum olduğunu bilmiyormuş ha? Garip... Ben bildiğini ama bizden sakladığını düşünüyordum. Bu iyiye işaret. Şimdi bilinçaltına güvensizlik tohumları da yerleşmiş oldu böylece. Bana kalsa bu olayın bir süre daha devam etmesini ister, burnunun sürtülmesini beklerdim ama Naşide'ye laf anlatmak mümkün değil... Bu Murat denen adamın üzerinde olacak gözünüz kulağınız. Onun hiçbir işte çalışmasına müsaade edilmeyecek. Ta ki kızımı bırakana kadar, ondan sonra ne hali, varsa görsün... Betül'ün de elbet bir kırılma noktası olacak. Haşim Bey alnında biriken terleri sildi mendiliyle. Şükrü Beyin ofisi gerçekten çok sıcaktı. İçeriye girdiğinden beri kalın takım elbisesinin içinde kendisini boğazlanıyormuş gibi hissediyordu. - Haklısınız efendim, bence o kırılma noktasına yaklaşmış. Bu işi sadece hayatında bir renk olsun diye yaptığını düşünüyorum. Öyle bu gence karşı tutkulu falan değil. Şükrü Bey kafasını salladı: - Kızımı çok iyi tanırım ben Haşim, o ilgi çekmek, macera yaşamak için bunu yaptı. Yerinden kalkıp pencereye doğru yürüdü. Güneş ışıkları bulutların arasından ince huzmeler halinde süzülüp pencereden içeriye doluyordu. Dışarıda nakliyat kamyonları birbiri ardına fabrika bahçesine girip çıkıyorlardı: - Ben bunca serveti sadece onu düşünerek yaptım. Ben öldüğüm zaman bütün bunlar ona kalacak. Böylesine düşüncesizce bir hareket sadece çocukça bir macera yaşamak için yapılabilir. Kızımın o kadar aptal olduğunu düşünmüyorum. Gülümseyerek döndü: - Bundan sonrasını bekleyip görmek lazım. Çok uzun zaman geçeceğini sanmıyorum. Haşim Bey sıcaktan iyice bunalmıştı artık. Hafifçe kravatını gevşetti: - Haklısınız efendim. Şükrü Bey memnun bir ifade ile başını salladı: - İyi iş yaptın Haşim. Arabayı evin garajına gönder. Avukat nihayet bu bunaltıcı odadan kurtulacağı için memnun ayağa kalktı: - Vazifem efendim... Başka bir emriniz olursa hazırım. Şükrü Bey gülümsedi: - Şimdilik bekleyeceğiz Haşim. Avukat odadan çıktıktan sonra hemen telefona sarıldı ve Osman'ı buldu: - Osman, her işi bırak ve Betül'ün peşine takıl. Dakika dakika ne yaptığını bilmek istiyorum. Her gün bana rapor vereceksin. Adam, karşı taraftan aldığı cevap hoşuna gitmiş olacak ki rahatlamış ve mutlu bir ifadeyle kapattı telefonu. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.