Onur hesabı ödedikten sonra Ahmet Fazıl Beyin yanına geldi: - Fazıl Bey, biraz yürümek ister misiniz? Yaşlı adam dudaklarını ısırdı: - Yürüyelim Onur. Benim halimi mazur gör... İşte koskoca Ahmet Fazıl Ergin... Ama benim de duygularım var, benim de vicdanım var... İlk defa yüreğimdeki acıyı birisiyle paylaştım. Yirmi altı yıldır içimi kemiren kurdu açığa çıkardım. Neden sen? Bunu bilmiyorum... Sana karşı içimde tarifsiz bir güven var. Bunu biliyorsun. Babanı iyi tanırım, oğlumun yakın arkadaşıdır ama onunla bile seninle olduğum kadar rahat değilim. Kendi evladımdan farkın yoktu, şimdi ise en iyi arkadaşım, dostum, sırdaşım oldun... Onur gururlanmıştı. Mahcup bir tavırla başını eğdi: - Ne mutlu bana... Fazıl Bey elini genç adamın omzuna attı: - Senden bir ricam var, bana Fazıl Bey demekten vazgeç, ben senin için özel biri olmalıyım. - Öylesiniz zaten... Yaşlı adam başını salladı: - O zaman Fazıl Amca olayım... Onur gülümsedi: - Nasıl isterseniz, ben daha memnun olurum... Birlikte ağaçlar arasında yürüyorlardı. Yerlerdeki kurumuş yapraklar onlar üzerine bastıkça hoş bir hışırtı çıkıyor, ağaç dallarında yerleşmiş kuşların cıvıltılarına karışıyordu... Ahmet Fazıl Bey başını kaldırıp ağaçlara baktı: - Burası ne güzel bir yermiş böyle... Onur derin bir nefes aldı: - Fazıl Amca, anlattığınız konu hakkında bir şeyler yapmamı ister misiniz? Yaşlı adam suskun kaldı bir süre. Sonra acı bir şekilde gülümsedi: - Bu işi açığa kavuşturmadan huzur bulamayacağımı sen de anladın değil mi? Onur samimi bir şekilde gülümsedi: - Bu o kadar açık ki... Ama bir yandan da düşünüyorum. O tarafta kurulmuş bir hayat var. Kim bilir belki de o bebeği alan aile hiç bahsetmedi sizden, anne ve babasının başkaları olduğundan. Onu da düşünmek lazım. Fazıl Bey elini kaldırdı: - Yok, ben torunumun hayatını allak bullak etmek istemiyorum. Sadece iyi olduğunu bilmek, iyi yaşadığını bilmek, belki bir kez de görmek... Bu aksi bir ihtiyarın kaprisi de olabilir. Ama yüreğim yanıyor Onur... Genç avukat başını salladı anladığını ifade ederek. Biraz düşündükten sonra sordu: - Müfit Bey... O nerede şimdi? Fazıl bey omuzlarını kaldırdı: - Müfit şimdi evinde... Seksen yaşına geldi. Son duyduğumda artık eskisi gibi algılayamıyormuş olayları. Onur rahat bir nefes aldı fark ettirmeden. Hiç olmazsa başlayabilecek bir nokta bulmuştu... > DEVAMI YARIN