"Ben Sinan'ın babasıyım!"

A -
A +

Mordoğan'ı geçtikten sonra Karaburun'a doğru kıvrıldılar. Bir süre sonra küçük bir balıkçı köyünün tam ortasındaydı. Taksiye parasını verdikten sonra etrafına bakındı. Tek tük insanlar vardı evlerin önünde. Sahile doğru ilerledi. Yuvarlak bir koy çıktı önüne. Balıkçı tekneleri iskeleye yanaşmışlar, güneşten yanmış, bronz renkli balıkçılar ağlarını topluyorlardı. İskeleye yürüdü. Karşısına ilk çıkan teknedeki yaşlı balıkçıya seslendi: - Rast gelsin usta. Ben lokantacı Şeref'i arıyorum. Adam başlığını eliyle geriye itti. Güleç yüzlü bir ihtiyardı: - Şeref ustanın dükkanı tam arkanda Beyim. Bak şu beyaz masaların olduğu yer. - Sağ ol usta. Kolay gelsin. - Sen de sağ ol beyim. Burhan ağır adımlarla adamın işaret ettiği yere doğru yürüdü. Genç bir çocuk beyaz masaların bulunduğu yeri suluyordu. Yanına yaklaştı: - Evladım Şeref usta nerede? Mustafa bu yabancı adama dikkatle baktı: - Az sonra gelir beyim. İstersen otur bekle, bir de çay getireyim. Burhan masalardan birine oturdu. Mis gibi deniz kokuyordu her yer. Yüreği ise hızla çarpıyordu. *** Şeref ağır adımlarla yaklaştı. Dükkanın önünde oturan yabancıya meraklı gözlerle bakarak içeri girdi. Mustafa tezgahın arkasında çay dolduruyordu. - Günaydın usta, misafirin var. Dışarıdaki bey seni arıyor. Şeref bir kez daha dönüp baktı. Yabancı bir adamdı... - Kimmiş? Diye sordu. - Bilmem usta. Başka şehirden gelmiş. İstanbul galiba. Laf arasında öyle bir şey dediydi. Şeref elindeki naylon poşeti bırakarak dışarı çıktı ve Burhan Beyin masasına gitti: - Hoş geldin beyim. Beni arıyormuşsun? Burhan heyecan içinde ayağa kalktı. Elini uzattı. Tokalaşırken dikkatle inceledi Şeref'in yüzünü. Karmakarışık duygular içindeydi: - Seni arıyordum usta. Ben Sinan'ın babasıyım. Şeref gözlerini kıstı: - Hoş geldin Beyim. Şeref verdin. Keşke haber verseydin, hazırlıklı olurduk. Kızım da burada olurdu. Burhan elini kaldırdı: - Yok usta, ben seninle konuşmak istedim. Baş başa, erkek erkeğe. Hele gel otur şöyle. Şeref biraz tedirgin olmuştu. Dikkatle baktı Burhan'ın yüzüne. Kendisine yabancı gelmeyen bu yüzü nereden tanıdığını çıkartmaya çalışıyordu. Yıllar önce karısının evliliğini haber veren gazetelerde gördüğü resmi ilk bakışta tanıyamamıştı. Sandalyelerden birini çekip oturdu. Burhan bir paket sigara çıkartıp uzattı: - Yak bakalım... Şeref elini göğsüne koyarak teşekkür edip bir tane aldı paketten. Bu yabancının bir an önce söze başlamasını bekliyordu. Burhan Bey hafifçe boğazını temizledi ve sakin bir sesle konuşmaya başladı: - Çocuklar birbirlerinden hoşlanmışlar biliyorsunuz. Oğlum senin kızınla çok ilgileniyor. Bize anlattı. Mutlaka çok iyi, çok hanım bir kızdır eminim. Ama... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.