Yavuz ceketinin düğmelerini ilikledi ve aynada bir kez daha baktı görünümüne. Tülay ipek sabahlığının kuşağını bağlayıp kocasının yanına geldi: - Oldukça yakışıklısın... Gülümsedi Yavuz. Karısının bu iltifatından memnun olmuşa benziyordu. Onun yanağına bir öpücük kondurduktan sonra saatine baktı: - Çıkmam lazım hayatım, Yalçın'ı arayacağım. Ne olup bitti bir sorayım... Tülay'ın yüzü buruştu: - İlgilenme, burnunu soktuğun anda anlamadan balıklama işin içinde bulursun kendini. Bırak ne halleri varsa görsünler... Bıktım el âlemin eteğini toplamaktan... Yavuz ses çıkartmadı. Portmantoya doğru yürüyüp ayakkabılarını giydi. - Babanlara telefon et, bu akşam onları yemeğe çıkaralım, bu aralar bayağı ihmal ettik. Tülay memnun bir şekilde gülümsedi: - Tabii, ben de anneme gitmek istiyordum bugün. Mert okuldan oraya gelir. Yavuz veda ederek çıktı evden. Garajdaki lüks arabasına doğru yürürken oldukça keyifli görünüyordu. Ofisine gelir gelmez sekreterine Yalçın'ı arayıp bağlamasını söyledi. Masasına geçerken telefonu çaldı. Yalçın hattaydı: - Alo, Yalçın, merhaba! Ne yaptınız? Yalçın'ın sesi sıkıntılıydı: - Ne yapacağız abi, annemi ablama götürdüm, babam da bizde. Payidar zaten gitmiş, babamla münakaşa etmişler sanırım, anlamadım pek, daha doğrusu ilgilenmedim. Evden gitti falan dediler, kızın canına tak dedi demek ki... Neslihan desen ayrı bir dert, babanı istemem diye tutturdu, bir çare bulmak lazım... Yavuz bir kahkaha attı: - Her şeyin bir bedeli var oğlum, katlanacaksın, sakın benim başıma sarmaya falan kalkma, evliliğimiz bozulur sonra. Huzurevleri varmış, araştır, olmazsa babamı oraya gönder. Emekli maaşı yeter orada kalmasına... Yalçın asabi bir şekilde sözünü kesti ağabeyinin: - Karısından ayrılmıyor, zor ikna ettim bize getirmeye. Asla kabul etmez... Biraz yardımcı olsan, annemi de birlikte göndersek... Yavuz'un sesi yükselmişti: - Benden medet umma Yalçın. Ben yapılmayacak kadar büyük bir fedakârlık yapıp evin satışına razı oldum. Daha fazlasını yapamam. Kendin hallet. Yalçın bir şey söyleyemedi: - Haklısın abi, ne yapalım, bir çare bulacağız, olmazsa ayrı ayrı yerlerde kalacaklar. Telefonu kapattığı zaman Yavuz umursamaz bir şekilde tebessüm etti: "O kadar borç yaparken aklın neredeydi oğlum!.." diye söylendi kendi kendine. Ardından cep telefonunu çıkartıp kayınpederinin numarasını tuşladı. Akşam için davet edecekti... > DEVAMI YARIN