Selim gözlerini kıstı: - O adamı bir bulsam ben yapacağımı biliyorum... Cahit Bey elini kaldırdı: - Dur bakalım... Adamı suçlama. Evet yaptığı ahlâkî değil ama olabilir. Herkes herkesi sevmek, istemek zorunda değil ki. İnsanoğlu bu, geçer gönüllüdür. Gönül ferman dinlemez oğlum. Adamcağız dürüstçe gelip söyledi "seni istemiyorum, başkasını istiyorum" diye. Zayıf olan senin ablan. Çocukluğunda da böyleydi. Karşılaştığı bütün zorluklar karşısında saniyede çözülüverirdi. Zora hiç gelemezdi. Bu da bir yaratılış, yapacak bir şey yok ama şu içinde bulunduğu durum vahimleşiyor. Korkuyorum... Selim dudak büktü: - Bırak baba yahu! Beni istemeyeni ben de istemem... Ne biçim şey bu kız anlamadım! Cahit Bey dudaklarını ıslattı diliyle: - Herkesin tepkileri farklıdır oğlum. Beş parmağın beşi ayrı. Kardeş olsanız da karakterleriniz farklı... O senin gibi güçlü değil demek ki... Bu sırada yanlarına Adile Hanım gelmişti. Bulaşıkları yıkamış, mutfağı toparlamıştı. Selim annesine baktı: - Anneme de bir faydası dokunmuyor... Adile Hanım içini çekti: - İyi olsun da ben yardım falan istemiyorum. Genç adam arkasına yaslandı: - Cumartesi günü Özlem gelecek. Badanaya yardım edecekmiş. Adile Hanımın yüzünden sevinçli bir bulut geçti: - Allah razı olsun, evladım, pek düşünceli... Güzel kızım benim. Bütün duam sizler için. Hayırlısıyla bitirin şu okullarınızı. Yuvanızı kurun. Selim arkasına yaslandı: - Bu sene bitiyor artık. Eğer iyi bir iş bulursam hiç düşünmeden çalışmaya başlayacağım. Askerliği erteleyebilirsem erteleyeceğim tabii o şartlarda.. Dur bakalım. Cahit Bey başını salladı: - Biz karışmıyoruz oğlum, nasıl istersen öyle yap. Siz oturun kararınızı verin. Biz üzerimize düşen neyse onu yapmaya hazırız. Elimizden ne gelirse... *** Sabah erken kalkmıştı Adile Hanım. Kocasına ve oğluna kahvaltı hazırlamış, sonra da öğle için yemeği ateşe koymuştu bile. Cahit Beyi ve Selim'i doyurup gönderdikten sonra bir bardak çay koydu kendine. Her sabah kızını bekliyordu kahvaltı için. Ona kahvaltıda arkadaşlık etmek, günün başlangıcını paylaşıp ortak olmak düşüncesiyle beklerdi kızının uyanmasını. Çayından daha birkaç yudum almıştı ki kapı sesi duydu. Serpil kalkmıştı. > DEVAMI YARIN