Faruk ayaküstü çayını içip hemen gitmek niyetindeydi. Acele ettiği her halinden belli oluyordu. Betül ipek sabahlığının önünü kapattıktan sonra kocasına baktı: - Doğru dürüst kahvaltı etseydin Faruk? - Yok hayatım, geç bile kaldım. Bugün çok önemli biliyorsun. Amerikalı şirketle bir anlaşma yapılacak. Bu ne demek biliyor musun? Şirketin iki misli büyümesi demek. Bu yüzden toplantıya girmeden önce anlaşmaları bir kere daha gözden geçirmeliyim. Betül bir dilim ekmeğe ince bir tabaka tereyağı sürüp uzattı kocasına: - Bari şunu da ye ayaküstü.... Babam da gelecek mi? Başını salladı genç adam: - Evet. Babam da gelecek. Dedim ya bu anlaşma çok önemli... Bu sırada kapı açıldı ve siyah saçlı, yeşil gözlü, pembe yanaklı bir kız çocuğu girdi gözlerini ovuşturarak içeriye. Uykudan yeni kalktığı belliydi. Faruk hemen atıldı: - Prensesim uyanmış benim. Güzel kızım kalkmış, o kalkınca da evin içine güneşler doğmuş. Her yer aydınlanıvermiş. Benim bir tanem, gel baban bir öpsün seni... Küçük kız şımarık bir tavırla yaklaştı babasına. Faruk kucakladı kızını, yanaklarından öptü: - Mis gibi de kokarmış uykucu seni... Betül keyifle onları izliyordu: - Kızımız bugün anneannesine gidecek. Anneannesi ona pastalar börekler yapmış. Faruk karısına baktı: - Annenlere mi gideceksin bugün? - Evet. Misafirleri gelecekmiş, eski arkadaşları. Senin annen de gelecek. - İyi, o zaman akşam ben de gelirim oraya. Birlikte döneriz. Kayınvalidemin yemeklerini özledim... Eğilip karısının yanağına bir öpücük kondurduktan sonra kucağındaki kızına döndü: - Babadan ne istiyorsun bu akşam bakalım? Küçük kız dudaklarını ileriye doğru uzattı: - Bebek alır mısın bana? - Tabii alırım. Sana güzel bir bebek alayım bugün.... Şimdi müsaade edin gideyim... Sandalyenin üzerindeki çantası alıp odadan çıktı. Faruk'la Betül'ün dört sene önce doğmuştu kızları. Her ikisi de küçük Gaye'ye son derece düşkündüler. Onun üzerine titriyorlardı. Yedi senelik evliydiler ve son derece mutlu bir yaşantıları vardı. Faruk şirketin başına geçmiş, yönetim kurulu başkanı olmuştu. Haşmet Bey artık perde arkasından ilgileniyordu şirket işleriyle. Hâlâ şirket binasında bir odası vardı ama son söz artık Faruk'undu. Genç adam işin başına geçtiğinden beri şirket daha da büyümüş, uluslararası birçok anlaşmaya imza atmıştı. Hatırı sayılır bir iş adamı olmuştu artık Faruk Bayraktar. Karısıyla çok iyi anlaşıyor, mazbut ve tutarlı bir hayat sürüyordu. İş dünyasında kazandığı itibar onu kentin kalburüstü kişilerinden biri yapmıştı. Karı koca arasında bunca geçen yıl sırasında Faruk'un Betül'e evlenmeden önce itiraf ettiği konu hakkında ise bir kere bile olsun konuşmamışlardı. Her ikisi de bu konuda suskun kalmayı tercih ediyorlardı... > DEVAMI YARIN