Betül anne ve babasına sevgi ve özlemle sarıldı. Her ikisini de defalarca öptükten sonra bir adım geri çekilerek onların yüzüne baktı: - İkinizi de çok iyi gördüm şükür. Babacığım, sen gençleşmişsin... Annem iyi bakmış sana. Fehamet Hanım sizin de bütün güzelliğiniz üzerinizde bakıyorum da... Bu ne şıklık? Fehamet Hanım yaşlı gözlerini sildi: - Sus deli kız! Ne güzelliği, şu halime bak, ağlamaktan neye döndüm... Nafiz Bey kızının saçlarını okşadı: - Asıl güzelleşen sensin canım, bu ne zarafet böyle? Faruk bu tabloyu iki adım öteden izliyordu. O anda herkes onun varlığını unutmuş gibiydi. Birden Nafiz Bey döndü genç adama: "Gelsene Faruk..." diye seslendi ve kızına döndü: - Haşmet Bayraktar amcanı hatırlıyorsun değil mi? Bak bu delikanlı onun oğlu Faruk. Kendisine teşekkür ediyoruz, bu karşılamada bize yardımcı olmak için geldi. Betül gözlerini kısarak baktı Faruk'un yüzüne. Sonra kendinden emin bir şekilde elini uzattı: - Çok teşekkür ederim Faruk. Memnun oldum tanıştığımıza. Buralara kadar zahmet etmişsiniz... Faruk bu kendine güveni olan, son derece zarif genç kızdan etkilenmişti. Gülümsedi: - Benim için zevktir Betül. Asla zahmet falan değil. Memlekete hoş geldiniz... Hep birlikte yürümeye başladılar. Betül'ün valizlerini Faruk almıştı. Dışarı çıktıkları zaman hemen arabasına doğru hızlandı genç adam. Betül hayretle sordu onun biraz uzaklaşmasını fırsat bilerek: - Neden bizim arabayla gelmediniz? Benim için sürpriz oldu... Fehamet Hanım atıldı: - Tanışmanı istedik Faruk'la... Senin için hayırlı şeyler düşünüyorlar, hem Faruk, hem de ailesi... Çok iyi bir aile. Faruk da çok efendi bir çocuk. Yakışıklı, tahsilli... Nafiz Bey karısına sitemkâr bir şekilde çıkıştı: - Fehamet, dur hele biraz... Kız daha yeni indi yere... Biraz nefes alsın... Fehamet Hanım omuzlarını silkti: - Ne var ayol, bilsin... Betül bir kahkaha attı: - Ben yokken birileri çöpçatanlık yapmış anlaşılan... Şimdi anlaşıldı mesele... Kızının bu tepkisi Fehamet Hanımı sevindirmişti. En azından hemen itiraz edip, kestirip atmamıştı. Faruk valizleri yerleştirmiş, arabanın kapısını açmış bekliyordu. Betül daha dikkatle baktı bu sefer genç adamın yüzüne. Bir anda göz göze geldiler. Faruk kendisinden beklenmeyecek bir mahcubiyetle kızardı ve gülümsedi. Fehamet Hanım hemen atıldı: - Sen öne otur Betül. Faruk'un yanına. Zaten Nafiz Bey çoktan arabanın arkasına yerleşmişti bile. Faruk kenara çekildi ve ön kapıyı açtı: - Buyurun... Betül teşekkür edip ön koltuğa oturdu. Bu kibar ve yakışıklı gençten hoşlanmıştı... > DEVAMI YARIN