Bir anda gözlerinin karardığını hissetti!

A -
A +

Yaklaşık iki aydır Şevval, Haydar Yazıcıoğlu'nun evinde, kendisine tahsis edilen odadan dışarı hiç çıkmadan ders çalışıyordu. Öyle bir hale gelmişti ki sanki rutin bir iş yapıyormuş gibi amacını unutmuş, sadece ders çalışmaya vermişti kendini. O sabah yine her zaman olduğu gibi erken kalktı. Biraz midesi bulanıyordu. Hafif bir baş dönmesi ile sarsıldı. Gözlerini kapattı: "Üşüttüm ben herhalde..." diye söylendi kendi kendine. Birazdan Dürüye gelirdi. Ondan bir aspirin istemeye karar verdi. Elini yüzünü yıkadıktan sonra odasına döndü ama bir anda gözlerinin karardığını hissetti. Tutunmak için elini uzattı. Boşluğa gelen eli dengesini kaybettirdi. Sendeledi. İleri geri sallandı ve bir anda kapaklandı yere... Mutfakta yukarıdan gelen gürültüyü duyan Dürüye bir süre nefesini kesip dinledi. Gürültünün kaynağını anlamaya çalıştı. Ortada bir sessizlik vardı. Tekrar işine devam etti. Bir tepsinin içine Şevval'in kahvaltısını hazırlamıştı. Perihan Hanım kalkmadan kahvaltıyı odaya götürmek için tepsiyi aldı ve merdivenlere yürüdü. Şevval'in odasının önüne geldiği zaman yavaşça tıklattı kapıyı. İçeriden ses gelmiyordu. Bir kere daha vurdu. Sonunda beklemeden hafifçe çevirdi kapı kolunu. Birden irkildi. Şevval boylu boyunca yerde yatıyordu. Tepsiyi masaya bırakarak koştu genç kadının yanına: - Şevval, kızım Şevval... Genç kadın baygındı. Yüzü sapsarı olmuştu. Dürüye hafifçe iki tokat attı onun yüzüne. Cılız bir inleme duyuldu. Dürüye durumun ciddi olduğunu anlamıştı. Ayağa kalkıp Perihan Hanımın odasına koştu: - Perihan Hanım, Perihan Hanım, bakar mısınız? Kadın uykulu bir şekilde açtı odasının kapısını: - Ne var Dürüye, neden beni uyandırdın? - Perihan Hanım, Şevval!.. Şevval baygın yatıyor, yere düşmüş!.. Kadın gözlerini kıstı: - Bir de maraz çıktı başımıza demek ki, su dök yüzüne ayılır. Dürüye şaşkındı: - Hanımım, kızın suratı bembeyaz, kanı çekilmiş sanki, Allah korusun bir şey olursa suçlu olursunuz. Bir doktor çağırsanız... Omuzlarını silkti Perihan Hanım: - Çağır o zaman, aman ne bileyim ben... Ne yaparsan yap. Dürüye dişlerini sıktı. Bir insan bu kadar mı vicdansız olabilirdi. Koşarak salona indi ve aceleyle telefonu aldı eline. Haydar Beyin numarasını tuşladı. Az sonra olanı biteni yaşlı adama anlatmıştı. Haydar Bey eve geliyordu... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.