Bir aydır evden dışarı çıkmamıştı -53-

A -
A +

Ferit Yılmaz ve eşi biricik oğullarının ölümünden sonra hiç evden çıkmaz olmuşlardı. O acı olayın üzerinden neredeyse bir ay geçmişti. Doktor Ferit bey muayenehanesini kapatmış, bütün işini tasfiye etmiş, evde oturmaya başlamıştı. Hiç aksatmadan her gece oğullarının mezarına gidiyorlar, onunla adeta sohbet ediyorlardı. Ne yağmur, ne rüzgar, ne fırtına onları engellemiyordu. Evin her tarafına Serdar'ın resimleri asılmıştı. Onun odası olduğu gibi duruyor, sanki akşama eve gelecekmiş gibi hazır bekliyordu. Esra da hiç aksatmadan her akşam üzeri uğruyordu. Bütün bu olanlardan hoşnut olmayan tek kişi Meral'di. Anne ve babası anormal bir ilgi ile kızın üzerine düşmüşlerdi. Onu tek başına bakkala dahi göndermiyorlar, başına bir şey gelecek diye korkudan ölüyorlardı. Okula da gitmiyordu Meral. Babası bunun bir anlamı olmadığını, okulun çok uzak olduğunu, evde bulunmadığı her an annesinin çıldıracak derecede endişeli olduğunu, bir müddet onun bu hislerine saygı duymak gerektiğini söylemişti genç kıza. Bütün tanıdıkların şaşkın bakışlarına maruz kalan bu karara uymak zorunda kalmıştı Meral. Hem Ferit beyin hem de Nevin hanımın dengeleri değişmişti... Eski mantıklı insanlar yoktu artık... Tek düşünceleri hayatta kalan tek yavruları Meral'di... Öyle ki, Meral öksürse ikisi de yerlerinden fırlayıp, ellerinde olmadan yaptıkları bu davranış, yaşadıkları bu tedirginlik hemen belli oluyordu. Meral her zamankinden geç uyansa karı-koca odasının kapısında bekleşiyordu. Biraz az yese bakışları hemen kararıyor, korkuyla birbirlerine bakıyorlardı. Bu şartlarda bütün hayatı kısıtlanmıştı genç kızın. İlk başlarda onların acılarına, yaşadıklarına saygı duyup istedikleri gibi davranmaya özen göstermişti. Ama şimdi artık bir kafesin içindeymiş gibi hissediyordu kendini. Bunalıyor, nefes almakta zorlanıyordu. Bir aydır kapıdan dışarıya çıkmamış, zamanını taziye için gelen misafirlere hizmetle, yalnız olduğu zamanlarda da kitap okuyarak geçirmişti. Evde televizyon açılmasını istemiyordu Nevin hanım. Müzik asla çalınmıyordu. Yüksek sesle bile konuşmanın Serdar'a saygısızlık olacağını düşündüğü için hemen müdahale ediyordu. Meral gittikçe daralan bir cenderenin içinde sıkışmış, acılar duymaya başlamıştı. İki kere Tarık gelmişti. Aslında genç adam her gün gelmek istiyor ama Ferit bey ve Nevin hanımın durumları onu engelliyordu. Çünkü genç adam geldiği zaman ikisi de bir köşeye çekiliyor, hiç konuşmuyorlardı. Nedense ısınamamışlardı delikanlıya. Meral şaşkın bir şekilde ne yapacağını bilemiyor, kendisi için özel bir önem taşıyan bu insana karşı ailesinin kaba davranışına içerliyordu. Tarık gittikten sonra bir süre somurtmuştu. Ama onlar bu durumu hemen kızlarının rahatsız olduğuna yormuşlar, telaşlanmışlardı. Esra geldiği zaman olanı biteni fark ediyor, için için Meral'e acıyordu. Bir keresinde açıkça konuşmuşlardı. - Senin işin de çok zor Meral, çok zor artık... Genç kız ağlamaklı bir sesle cevaplamıştı: - Bunalıyorum Esra farkındasın değil mi? Havaya ihtiyacım var. Geçen gün biraz yürüyüş yapmak istedim, kıyamet koptu. Gidemedim, göndermediler. Buna alışık değilim ben. Nereye kadar gidecek bu bilmiyorum. Boğuldum artık, inan boğuldum. Esra gözlerini kısarak bakmıştı onun yüzüne. Genç kızın gözbebeklerinde büyüyen sıkıntı ve öfke, insana hiç olmadık şeyler yaptırabilecek kadar tehlike işaretiydi... > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.