Saliha hanım cevap vermedi. Kocasının sıkı baskısının destekleyicisiydi ama yine de kızlarında bazı şeylere imrendiğini düşünüyor, fazlasının ters tepki yapacağından korkuyordu. Kaşlarını kaldırdı: - İşleri bitirin, gidersiniz öğleden sonra. Ama çıkar çıkmaz doğru eve, başımı derde sokmayın benim. Ceyda seviçle el çırparak haberi ablalarına vermek için adeta zıplayarak çıktı mutfaktan. *** Seda filmin afişlerinin önünde durmuş, hayranlıkla bakıyordu resimlere. Ceyda bilet gişesinde sıraya girmişti. Eda ise etrafını süzüyordu dikkatle. Gelen geçen delikanlılar bu güzel kızlara dikkatle bakıyor, bazıları yanlarından geçerken bir şeyler fısıldıyorlardı. Ceyda ellerinde biletlerle geldi ablalarının yanına: - Haydi kızlar, giriyoruz. Brad! Biz geliyoruz.... Üç kız hemen girişe yöneldiler. Seda tam kapıda farketti kendisine dikkatle bakan delikanlıyı. Birden ayaklarının birbirine dolandığını hissetti. Uzun boylu, esmer, yakışıklı bir delikanlıydı. Yeşil gözleri sert bakışlarla süzüyordu genç kızı. Seda yanaklarının al al yandığını hissederek Eda'nın koluna girdi: - Hızlı yürü Eda! - Hayırdır, bu acelen niye, daha onbeş dakika var filmin başlamasına. Seda kekeledi: - Tamam canım, sen hızlı yürü. Bu arada yan gözle yeniden delikanlının olduğu tarafa bakmıştı. Eda bu kaçamak bakışı hemen farketmişti: - Ooo, bu da kim böyle? - Ne bileyim ben, birisi işte, durmadan bakıyor, rahatsız oldum. Ceyda da gelmişti yanlarına. O da zekice anlamıştı meseleyi hemen. Delikanlının olduğu tarafa döndü ve gülümseyerek hafifçe eğdi başını. Seda adeta haykırdı: - Ne yapıyorsun tanımadığın adama sen? Aklını başına topla... Omuz silkti Ceyda. - Ne varmış, yani. Yakışıklı çocuk hani... Seda sinirlendiğini belli ederek ilerledi hızla: - Yürüyün çabuk, insanı pişman etmeyin şuraya geldiğine. Salona girdiler. Oldukça kalabalıktı sinema. Sıra başından itibaren almışlardı yerlerini. Oturduktan hemen sonra ışıklar söndü ve film başladı. Seda karanlıkta bir çift gözün sürekli üzerinde olduğunu hissediyordu. Garip bir tedirginlik duyuyor, bakışların olduğu tarafa dönmemek için zor tutuyordu kendini. Film arasında yanılmadığını anladı. Yan tarafındaki sıranın başında oturuyordu genç adam. Gözleri ısrarla genç kızın üzerindeydi. Dudaklarında mahcup bir gülümseme ile durmadan bakıyordu. Seda kaşlarını çatarak ters tarafa döndürdü başını. Ellerinin titrediğini hissediyor, kalbi hızlı hızlı çarpıyordu. Onun tedirginliğini farkeden Ceyda eğildi: - Hey hey hey.... Neler oluyor orada? Enişte bey takıldı bu tarafa gözleriyle bakıyorum. - Ne eniştesi? Saçmalama! Arsızca bakıyor işte. Bilmiş bir gülümseme ile başını salladı Ceyda: - Haydi, haydi... Kırmızı şapkalı kıza döndün bu elma yanaklarınla... Al al oldun kızım... Eda bu sözler üzerine bir kahkaha attı. Birkaç kişi dönüp baktı ön taraftan. Yüzlerini kapatarak gülüştüler. Seda ise ciddiyetini bozmadan kızdı kardeşlerine: - Susun be, rezil olduk! > DEVAMI YARIN