"Bir de dadı bulmalıyız..."

A -
A +

O gün İpek heyecan içinde alışverişe çıktı kocasıyla. Kafasında hemen planlar yapmış, küçük bebeğe tahsis edeceği odayı döşemek için liste hazırlamıştı. Bütün gün dolaştılar. Bir servet sayılacak kadar çok para harcayarak akla gelebilecek her şeyi aldılar. Ferit karısının isteği üzerine hemen birkaç ustayla görüşerek küçük bebeğin odasının dekorasyonuna başladı. Bir iki gün içinde bitmesini istemişti. Duvar kâğıtları yenilendi, perdeler yeni alındı. Çok sayıda oyuncak odaya yerleştirildi. Bir de gardırop meselesi vardı. İpek bu alışverişi kendi başına yaptı. Eve döndüğü zaman arkasından gelen Turgut'un paketlerden yüzü görünmüyordu. Pazar günü her şey hazırdı artık. Akşam yemeğinde İpek kocasına döndü: - Bir de dadı bulmalıyız Ferit. Çocuğun yetişmesiyle ilgilenecek birisini tutmamız lazım. Ferit Bey karısının bu heyecanlı haline sevgiyle bakarak gülümsedi: - Hemen hallederiz canım. Ben gereken yerlere telefon ettim bile. Yarın akşamdan itibaren adayları gönderecekler. Oturup konuşur içlerinden birini seçeriz. İpek dudaklarını ısırdı: - Demek adı Nalân ha? Adı da güzelmiş. Değiştirmemiz gerekmez değil mi? Anlamı hüzünlü; ama olsun, kibar bir isim. Gözlerini kapatıp kendi kendine mırıldandı: - Nalân Kozdağlı... Harika. Benim küçük kızım olacak o, ona bir annenin verebileceğinden çok daha fazlasını vereceğim. Bütün her şeyimi ayaklarının altına sereceğim. Oh, Ferit çok heyecanlıyım. Bir aksilik çıkmaz değil mi? Yarın kaçta mahkeme? - Sabah hayatım. Dokuz buçukta. Birlikte gideriz. İhsan Bey dokuzda orada olmamızı söyledi. Mahkemeden önce hakimle görüştürecek bizi. İpek tedirgin bir şekilde sordu: - Bu Yaşar denen adam bir dolap çevirmez umarım! Başını iki yana salladı Ferit: - Sanmam, adam öylesine para düşkünü ki... Alacağı paranın hayaliyle yaşıyordur şimdi. Çocuk falan önemli değil onun için. Balıklama atladı teklifime. İpek sıkıntıyla soludu: - Bir yarın olsa, bir kucağıma alsam bebeğimi. Onu daha görmeden seviyorum biliyor musun? Güzel değil mi Ferit, biraz anlatsana! Ferit Bey birkaç gündür defalarca tekrar ettiği şeyleri yeniden anlatmaya başladı: - Çok güzel canım, minicik bir burnu var, gözleri renkli, sarı, kıvırcık saçları var. Çok zeki bakıyor. Merakla etrafı inceliyor. Benim yüzüme uzun uzun baktı. Sanki tanımak istermiş gibi... Çok seveceksin ve beğeneceksin. Bundan eminim. İpek yerinde duramıyordu. Gözlerini kapattı, mutluluktan uçuyordu adeta... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.