Otobüs Aksaray'a yaklaşınca Selim hareketlendi ve; - Haydi, telefon etmeyi unutma, yarın görüşürüz, diyerek vedalaştı. Özlem telaşla konuştu hızlı hızlı: - Tamam, merak etme, Adile Anneye, Serpil Ablaya ve Cahit Babama selam söyle. Cumartesi günü geleceğim. Selim başını salladı. Otobüs gürültüyle durdu. Genç adam kalabalığın içinden güçlükle sıyrılıp inebildi. Hemen yan tarafa geçip sözlüsüne el salladı. Özlem gülümseyerek karşılık verdi. Karanlıkta Selim kaybolur kaybolmaz hemen yerleşti genç kız. Beşiktaş'a kadar ayakta gideceğe benziyordu. Yorgunluktan dizlerinin titrediğini fark etti. Yine de bu tempodan mutluydu... Bir evin bir kızıydı Özlem. Annesi emekli öğretmendi, babası ise halen bir bankada müdürlük yapıyordu. Orta boylu, siyah düz saçlı, hafif çekik gözlü beyaz tenli bir kızdı. Kemerli burnu yüzüne başka bir hava veriyordu. Belki herkesin tereddütsüz çok güzel diyeceği bir kız değildi ama yüzünde ve bakışlarında bir güven ve şahsiyet vardı. Onu tanımayan insanlar onunla ilk karşılaştıkları zaman garip bir çekingenlik duyuyorlardı. İnsanların üzerinde bıraktığı ilk intiba mesafeli bir saygıydı. Oysa son derece mütevazı, hayata sürekli pozitif bakan, yaşadığı şartlardan mutlu ve hayattan zevk almayı bilen bir kızdı Özlem. Mesleğini çok seviyordu. Çocukluğundan beri en büyük hayaliydi doktor olmak. Tıp Fakültesini kazandığı zaman sevincinden havalara uçmuş, elinde imtihanı kazandığını belirten belge ile saatlerce hıçkırarak ağlamıştı... Selim onun hayatındaki ilk erkek arkadaşıydı. Onu tanıdığı zaman henüz lise bir talebesiydi. Uzun süre peşinde dolaşmıştı Selim genç kızın. Sonunda o da duygularına yenilmiş bu ilgiye kayıtsız kalamamıştı... Sonunda aileler devreye girip iş resmiyete bağlanınca daha da ferahlamıştı genç kız. Çünkü hayatında belki de en son yapacağı şeydi gizlilik. Babası Ferit Bey kızının üzerine titriyordu. Özlem onun medar-ı iftiharıydı. Annesi Behiye Hanım ise her zaman kızına güvenmiş, onun kararlarına saygı duyan, kızından emin bir anneydi. Genç kız Selim'den ilk defa bahsettiği zaman biraz irkilmesine rağmen belli etmemişti kızına. Ne zaman ki Cahit Ağan ve ailesini tanımış, o zaman duyduğu tedirginlikten dolayı kendisine kızmıştı. Çünkü gerek Adile Hanım, gerek Cahit Bey gerçekten çok saygıdeğer, kendi hallerinde namuslu ve dürüst insanlardı. Bir kez daha kızı annesini ve babasını yanıltmamış, hayat arkadaşı olarak doğru bir seçim yapmıştı... Özlem saatine baktı. Yediye geliyordu. "Sekiz buçuktan önce evde olamam bu gidişe!" diye düşündü. Karnı acıkmıştı. Trafik oldukça yoğun olduğu için hızlı gidemiyorlardı. Genç kızın tek isteği bir an önce eve gidip karnını doyurmak, güzel bir duş alıp hemen yatıp uyumaktı... > DEVAMI YARIN