Bir insan bu kadar duyarsız olabilirdi! -77-

A -
A +

Doğuma iki ay kalmıştı... Tarık bebek hakkında bir tek kelime bile etmemiş, o ilk hadiseden sonra odasını ayırmış, tamamen uzaklaşmıştı. Onun yüzünü haftada hatta on günde bir beş dakika görebiliyordu Meral. Cebinde parası yoktu. İstemeye de gururu izin vermiyor, çaresiz kıvranıyordu. O günü de akşama kadar odasında tek başına geçmişti. Pervin mümkün olduğu kadar ona hizmet ediyor, hatta yemeğini odasına getiriyordu. Evdeki varlığı belli bile değildi. Kayın validesi iki günde bir uğruyor, son derece soğuk bir tavırla sıhhatini soruyordu. Kayın pederi ise umursamaz bir tavır içindeydi. Namık'ı ise neredeyse bir aydır görmemişti. Akşam üzeri güneş henüz batmaya hazırlandığı anda kocasının arabasının sesini duydu. Uzandığı yerden kalkıp balkona gitti. Gelen gerçekten Tarık'tı. Oldukça şık giyinmişti. Hızla eve girdiğini gördü. Evde kendisinden başka kimse olmadığını biliyordu. Sadece hizmetçiler vardı ve onlar da aşağıdaydı. Odasından çıkıp merdivenin başında beklemeye başladı. Çok geçmeden Tarık yukarı çıkmak için merdiven başına gelmişti. Başını kaldırdığı anda gördü Meral'i. Hiçbir tepki vermeden merdivenleri çıkmaya başladı. - Tarık, bana ayıracak bir on dakikan var mı? Konuşmak istiyorum... Genç adam yüzünü buruşturarak baktı ona: - Ne var? İşim var, hemen çıkmam lazım. - Lütfen Tarık, on dakika... Çaresiz peşinden gitti karısının. Meral odasına girip kapıyı kapattı. Yatağın üzerine oturdu. Başını kaldırdı: - Böyle bir evliliği daha fazla uzatmanın bir anlamı yok Tarık. Yarından sonra çocuğum doğacak, böyle gergin bir ortamda büyümesine göz yumamayacağım. Tarık dudaklarını büzdü, Meral'in o nefret ettiği alaycı ifade yine yakışıklı yüzüne yerleşmişti. - Neden? Bir şikayetin mi var? Hayretle baktı genç kadın. Bir insan bu kadar duyarsız olabilirdi. Kendini tuttu: - Benimle alay etme Tarık. Ben ciddi bir kararı açıklıyorum sana. Ben gitmek istiyorum. Tarık aynı umursamazlıkla cevap verdi: - Nereye? Nereye gideceksin, yine kaçtığın mezara mı? Kafasını kendinden emin bir tavırla kaldırdı: - O mezar dediğin yerde hiç olmazsa sevgi vardı. - Sevgi mi? Oda ne? Sevgi karın doyurmaz. - Senden hiçbir şey istemiyorum Tarık, çocuğumu da alır giderim. Zaten hayatında bir yerimiz yok, senin için bir şey farkedeceğini sanmıyorum. Lütfen güçlük çıkarma bana... Tarık gözlerini kısarak baktı onun yüzüne. Sonra hafifçe sırıtarak hiçbir şey söylemeden çıkıp gitti... *** Meral sinirinden çıldıracak gibiydi. Peşinden fırladı genç adamın. Onu merdiven başında yakaladı. Kolundan tuttu ve hızla çevirdi: - Beni hafife alamazsın, buna izin vermeyeceğim artık. Bana cevap ver... Tarık iki kolundan sımsıkı tutarak itti onu: - Bana dokunma... Sakın bir daha bana dokunma... - Neden? Neden böyle oldu Tarık, bana geçerli bir sebep göster... Ne suçum, ne yanlışım oldu? DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.