İpek içeriye girer girmez mutfağa yöneldi: - Ay ben bugün çok acıktım. Neriman gülümsedi kızına: - Sabah hiçbir şey yemedin kızım. Bir dilimi bile bitirmedin. Tabii acıkırsın. İpek elini karnının üzerinde gezdirdi: - Baksana şu göbeğime anne, nefret ediyorum. Biraz rejim yapmam lazım. Neriman başını çevirdi bir şeyler söylenerek. Tencereyi karıştırıp ocağın altını söndürdü: - Haydi hazırlayın sofrayı, yemekler ısındı. Gül ne yapıyor? İpek ağzına attığı turşuyu aceleyle çiğnerken cevapladı annesini: - Ne bileyim ben, televizyon seyrediyor herhalde... Neriman başını uzattı: - Kızım üstünü başını çıkarmadan hemen geçtin mi karşısına şu televizyonun? Haydi yemek yenecek. Dersiniz yok mu sizin? Yemekten sonra televizyon açmak yok, oturup dersinizi yapın. Gül omuz silkti annesinin sözlerine. Yeniden başını ekrana çevirdi ve izlemeye devam etti. Neriman sesini yükseltti: - Gül! Sana söylüyorum kızım duymuyor musun? - Tamam anne! Geliyorum, bir dakika... Sonra kardeşine döndü: - Bak bu klip yeni. Ezgi verdi... Kızlar gelir gelmez evin havası değişmişti. Neriman bütün söylenmelerine rağmen sofrayı yine kendi hazırlamıştı. Yemeği getirdi masaya: - Ama bu son söyleyişim, her gün aynı şey, İpek hani sen çok acıkmıştın? Kızların ikisi de aynı anda kalktılar. Sofraya gelirken gülüşüyorlardı. Sevgiyle baktı onlara Neriman. Yemeklerini koydu. Günün en sevdiği saatleri başlamıştı artık. Bu saatler evlatlarının yanında olduğu anlardı. Yemek sırasında kızlar kendi aralarında fısıldaşıp durdular. Sofradan kalkar kalkmaz yeniden televizyonun başına çöreklendiler. Neriman bir şeyler söyleyecekti ama vazgeçti. Biraz toleranslı olmak zorundaydı. Hiç olmazsa bir saat kadar dinlenmelerine göz yummaya karar verdi. Elif Hanım geçenlerde konuşmuştu bu konuda: "Kızları çok sıkarsan ters tepki alırsın Neriman, biraz onlar gibi düşünmeye çalış!" demişti. Neriman bulaşıkları yıkarken bu sözleri düşünüyordu. Onlar gibi düşünmek! Hiç onların yaşında olmamıştı oysa... On beş yaşını hatırladı. Sesini çıkarmayı bir kenara bırak nefes almaya bile korkardı o yaştayken. O kadar çok yaşanmamışlıklarla doluydu ki hayatı... Hayat hakkında her şeyi kendi başına ve tecrübeyle öğrenmişti. Kendi çektiği sıkıntıların bir zerresini bile evlatlarının çekmesine gönlü razı olmuyordu. Hayat tecrübeyle çok şey öğretmişti Neriman'a ama bütün bu tecrübelerinin bedelini de acımadan almıştı kendisinden. İşini bitirip salona geldiği zaman İpek ve Gül ayrı koltuklara uzanmışlar, keyifle ekrandaki şarkı kliplerini izliyorlardı. Gülümsedi kendi kendine. O sırada zil çaldı. Yedi numara çağırıyordu kendisini... > DEVAMI YARIN