Cahit Arkan ve ailesi artık tamamen düğün hazırlıklarına odaklanmışlardı. Kadir Bey dünürlerine düğünün fazla uzamaması için ikazda bulunmuş, uzatmanın bir anlamı olmadığını söylemişti. Cahit Bey her akşam elinde kalem kağıt, masrafları hesaplamaya çalışıyor, elindeki parayı nereye harcayacağının kararını vermek için uğraşıyordu. Karı koca akşam yemeğinden sonra sandalyeyi çekip bu işle meşgul oluyorlardı. Mobilyalar ateş pahasıydı. Bugüne kadar yaptıkları harcamalar hesapladıklarının çok üstüne çıkmıştı. Leyla Hanımın ve Dilek'in istediği düğün için gereken miktarın ne olduğunu tahmin edemiyorlardı. Kendi akıllarından uydurdukları bazı rakamlar üzerine bütçelerini ayarlamaya uğraşıyorlardı. Cahit Bey kredi kartlarından daha şimdiden büyük miktarda harcama yapmıştı. Biriktirdikleri birkaç kuruş bitmişti. Aldığı krediyi düğün için ayırmış, bir kısmını da mobilyalar için peşinat olarak vermişti. Daha bir sürü şey eksikti. Artık karı-koca sabahlara kadar yataklarında dönüyorlar, zaman zaman gece yarısı kalkıp odalarında bu işin içinden nasıl çıkacaklarını konuşuyorlardı. O akşam da yine kağıt kalemlerini almışlar ve hesaba başlamışlardı. Hakan henüz gelmemişti, Esra ise başının ağrıdığını bahane ederek odasına çekilmişti. Necile Hanım arkasına yaslandı: - Bu kızın hali de benim canımı sıkıyor Cahit Bey. Hep hasta bu aralar. - Doktora götürelim Necile. Yarın sağlık ocağına gidin birlikte. Necile Hanım kaşlarını kaldırdı: - Gitmiyor ki.. Yok bir şeyim diyor ama gözle görülüyor, zayıfladı, sarardı. Cahit Bey sıkıntıyla başını kaşıdı: - Nedir bu olanlar Necile'm? Her şey üst üste geliyor. Bu sırada oturma odasının kapısı açıldı. Hakan gelmişti. Cahit Bey oğluna gülümsedi: - Hoş geldin oğlum... Gel bakalım. Sen de fikirlerini söyle... Hakan mutlu görünüyordu: - Annemle babamın selamı var size. Dilek'in de...Düğün salonu için bir yer tespit etmişler. Konuşmuşlar da. Beş yüz kişilik bir salon. Necile Hanım irkildi: - Beş yüz mü? Kim gelecek yavrum o kadar? - Anne lütfen!.. Annemle babamın çevresi ne kadar geniş biliyorsunuz. Herkes bizim gibi kabuğumuza çekilip yaşamamış, dünyaya açık insanlar. Cahit Bey müdahale etti: - Biz kabuğumuza çekilmedik hiçbir zaman oğlum, bizim de dostlarımız, sevenlerimiz var çok şükür. Belki fazla olmayabilirler ama onlar bizim dostlarımızdır. İnsanları çevresindeki kişilerin sayısıyla mı değerlendiriyorsun? Bir küçümseme gördüm sözlerinde. Yavrum, biz senin aileniz ve kimsenin ailesini seçmek gibi bir tasarrufu olamaz. Önemli olan insanın ailesine sahip çıkmasıdır. Çok şükür bizim alnımız ak, yüreğimiz pak. Seni tanıyamıyorum artık oğlum, neden bizi küçük görüyorsun? Hakan omuzlarını kaldırdı: - Benim kimseyi küçük gördüğüm yok. Ama olay ortada. Her neyse... Salonu kayınpederim tutuyor yarın. > DEVAMI YARIN