Onur Hukuk Fakültesini beş sene önce bitirmiş, stajını tamamladıktan sonra Ahmet Fazıl Ergin'in şirketinde hukuk müşaviri olarak çalışmaya başlamıştı. Hukuk bürosunda görevli üç avukattan biriydi. Babası İsmet Karoğlu çok ünlü bir ihracatçıydı ve Nazım Beyin çok yakın arkadaşıydı. Onur'un, Erginlerin fabrikasındaki hukuk bürosunda göreve gelmesinde bu arkadaşlığın rolü tabii ki büyük olmuştu. Arkadaş hatırıyla işe aldıkları genç avukatın becerikliliği ve sağlam kişiliği ortaya çıktıkça Ahmet Fazıl Bey bu hatırı saymakla ne kadar isabetli bir iş yaptığını düşünüyor ve kendini kutluyordu. Onur, uzun boylu, esmer, yeşil gözlü bir gençti. Hukuk Fakültesini dereceyle bitirmişti. Mesleğini çok seviyor, durmadan kendini geliştirebilmek adına sürekli çalışıyordu. Fazıl Beyle aralarındaki ilişkinin bir patron-çalışan ilişkisinden çok daha ötelerde olduğunu o da hissediyordu. Yaşlı adam bir yudum daha aldı kahvesinden: - Ne demek istediğimi anlamamış olabilirsin Onur. Yaşananları bilmen lazım oğlum. Onur gözlerini kıstı: - Sizi rahatsız eden bir şeyler yaşandığı gün gibi açık. Yardımcı olabileceğim bir şey var mı acaba, onu merak ediyorum. Fazıl Bey gülümsedi: - Akıllı çocuksun. Öyle uzun bir hikâye ki bu... Onur rahat bir şekilde arkasına yaslandı: - Vaktim var, dinleyebilirim sizi, tabii eğer arzu ederseniz... Yaşlı adam dikkatle baktı bu genç avukata. Birilerine güvenmek ihtiyacıyla yanıp kavruluyordu o anda. İçindekileri boşaltmak istiyor, çaresizliğine bir yandaş arıyordu. Fazıl Bey dudaklarını ıslattı diliyle: - Dinler misin Onur? - Tabii dinlerim efendim. Sizin ne kadar rahatsız olduğunuzu fark edebiliyorum. Bir şeyler yapabilirsem ne mutlu bana, hiçbir şey yapamasam bile bu huzursuzlukları paylaşabilmeyi isterim. Yutkundu: - Bir şey daha arz etmek isterim. Konuştuklarımız ölene kadar benimle kalır. Bundan emin olun lütfen. Fazıl Bey gülümsedi ve elini Onur'un masanın üzerindeki elinin üzerine koydu: - Ondan bir şüphem yok Onur. Sen benim için farklısın oğlum. Kendi oğlum gibi seviyorum seni. Hatta... Durakladı ve acı bir tebessüm belirdi dudaklarında: - Kendi oğlumdan çok daha fazla güveniyorum. Onur gururla gülümsedi: - Teşekkür ederim efendim. Fazıl bey etrafına bakındı: - Bir yere gidelim, daha sakin, daha rahat konuşabileceğimiz bir yere. Fabrikaya telefon et istersen, öyle uzun bir hikâye ki, bugün fabrikaya gidemezsin. Onur hemen cep telefonunu çıkartıp fabrikayı aradı. Fazıl Beyle birlikte olduğunu, bugün gelemeyeceğini haber verdi. Telefonu kapattıktan sonra yaşlı adama döndü: - Benim arabamla gidelim isterseniz. Buyurun... > DEVAMI YARIN