Mahmut Bey yutkundu. Kendisini suçlu gibi hissetmeye başlamıştı. Sıkıntılı bir tavırla elini kaldırdı: - Siz ne biliyorsanız ben de onu biliyorum hanımefendi. Bir sabah bize Cüneyt Bey kararını söyledi. O ana kadar bir şeyden haberimiz yoktu bizim. Eh, takdir edersiniz, koskoca adam. Biz kendisiyle konuştuk. Ben bütün her şeyi dile getirdiğime inanıyorum. Aradaki sosyal farkı anlatmaya çalıştık. Kız için bir şey diyemem. Harika bir kızdır Saadet. Terbiyeli, zarif, güzel, aklı başında bir kızdır. En ufak bir yanlışını görmedik şimdiye kadar. Bütün Foçalılar tanır kendisini. Ama arada çok büyük bir sosyal fark var. Cüneyt Beyin durumu ile Saadet'in durumu arasında uçurumlar bulunuyor, bunların mahzurlarını anlattık kendisine ama kardeşiniz kararında ısrar ediyor maalesef. Eh, anlayacağınız gibi fazla müdahale etmek bize düşmezdi. Betül makineli tüfek gibi konuşan adamı dikkatle dinlemişti. Bu arada neskafesi de bitmek üzereydi. Kendinden emin bir şekilde gülümsedi: - Kimse sizi suçlamıyor beyefendi, sadece olayı anlamak istedim ben. Benim bu hanım kızla da bir derdim yok... Benim kardeşim böyle bir teklif yapmasa bu hanım kız herhalde bir şey yapmazdı. Mahmut Bey kaşlarını kaldırdı: - Yok canım, asla öyle bir kız değildir. Betül Hanım düşünceli bir şekilde baktı karşısındaki adama: - Yine de düşünmesi lazımdı. Benim kardeşim görmüyorsa bazı şeyleri onun görmesi lazımdı. Nerede bu hanım kız? Duyduğum kadarıyla bir kahvehanede garsonluk yapıyormuş. Başını salladı Mahmut: - Evet, sahilde bir kahvehanemiz vardır. Orada çalışıyor. Bizim buranın yerlilerinden yaşlı bir teyzemizin yanında kalıyor. Allah için son derece mazbut bir kızdır. Betül ayağa kalkmıştı: - Ben buraya genç hanımın niteliklerini öğrenmek için gelmedim beyefendi, bahsettiğiniz hanım harika bir hanım olabilir. Ama şunu bilmelisiniz ki kim olursa olsun bizim bu evliliğe asla rızamız yoktur. Mahmut susup kalmıştı. Dudaklarını büzdü: - Takdir sizin hanımefendi. Bizim yapabileceğimiz ne varsa biz yapalım... - Kardeşimi görmek istiyorum ben... Mahmut hemen fırladı yerinden: - Buyurun, sizi eve götüreyim o zaman, misafirimiz olun. Cüneyt evdedir herhalde. Yoksa bile gelirler... Ersin'le dolaşmaya çıkmış olabilirler... İkisi birlikte çıktılar dükkandan. Evle dükkan arası fazla değildi. Foça'nın eski parke taşlı sokaklarında konuşmadan ilerlediler. Bahçe kapısını açıp kenara çekildi Mahmut, Betül'ün geçmesi için yol verdi. Nazan Hanım kapıda gördüğü bu şık bayanın kim olduğunu merak ederek verandaya çıkmıştı. - Nazan, misafirimiz var. Cüneyt'in ablası geldi, Betül Hanım... Nazan hemen koştu. Islak ellerini önlüğüne kurulayarak tokalaştı genç kadınla. - Sefa geldiniz hanımefendi, buyursunlar... > DEVAMI YARIN