Boş ba­kış­lar­la ­din­le­di a­vu­ka­tı

A -
A +

Akif im­ti­han so­nuç­la­rı­nı öğ­ren­mek için oku­lun sek­re­ter­li­ği­ne doğ­ru yü­rü­yor­du. Sa­lih­li'den ay­rı­la­lı bir­kaç ay geç­miş­ti. İz­mir'de bir ev ki­ra­la­mış, bü­tün za­ma­nı­nı ih­ti­sas im­ti­ha­nı­na ver­miş ve bir haf­ta ön­ce gir­miş­ti im­ti­ha­na. Hiç kim­sey­le ko­nuş­mu­yor, kim­sey­le ar­ka­daş­lık et­mi­yor­du. Bun­dan böy­le ken­di­ni mes­le­ği­ne ada­ya­cak­tı. Ha­yat onun için ar­tık an­la­mı­nı yi­tir­miş­ti. Ka­rı­sı­nın me­za­rı­nı sık sık zi­ya­re­te gi­di­yor­du. Me­za­rın ba­şın­da du­ası­nı edi­yor ve hiç ko­nuş­ma­dan da­ki­ka­lar­ca du­ru­yor, göz­le­ri­ni önün­de­ki ka­ra top­rak yı­ğı­nı­na di­ki­yor­du. Ne­den son­ra san­ki bir rü­ya­dan uyan­mış­ça­sı­na sil­ki­ni­yor ve ar­ka­sı­nı dö­nüp uzak­la­şı­yor­du... Kü­çük bir ev tut­muş­tu Bor­no­va'da... Mad­di sı­kın­tı­sı yok­tu. Ba­ba­sın­dan ka­lan pa­ra­ya ev­len­dik­le­ri za­man bi­le çok faz­la do­kun­ma­mış­lar­dı. Se­vim hep kö­tü za­man­lar için sı­kın­tı­ya düş­me­mek adı­na bir­kaç ku­ru­şun gü­ven­ce ola­rak bir ke­nar­da dur­ma­sın­dan ya­nay­dı. Akif'in de za­ten ken­di­si için faz­la bir mas­ra­fı yok­tu. Ye­di­ği bir­kaç lok­ma ye­mek­ti. Ev­den dı­şa­rı hiç çık­ma­mış­tı bu im­ti­han dö­ne­min­de. Sa­de­ce bir ke­re avu­kat­la gö­rüş­müş­tü. Ba­ba­sı­nın es­ki bir ar­ka­da­şıy­dı Avu­kat Tun­cer Bey. Bor­no­va'da bir ka­fe­ter­ya­da bu­luş­muş­lar­dı: - İş­lem­ler ta­mam­lan­dı Akif. Her şey bit­ti. Ya­sal ola­rak oğ­lu­nun ve­la­ye­ti Yah­ya Ünal'a geç­ti. Nü­fu­su­na kay­det­ti ço­cu­ğu. Adı­nı Coş­kun koy­du­lar. Akif boş ba­kış­lar­la din­li­yor­du avu­ka­tı. Hiç mü­da­ha­le et­me­den onun söz­le­ri­ni bi­tir­me­si­ni bek­le­di. Son­ra ba­şı­nı sal­la­dı: - Çok te­şek­kür ede­rim Tun­cer Abi. Bu iş böy­le­ce bit­ti ar­tık. Avu­kat dik­kat­le bak­tı genç dok­to­ra. San­ki onun bey­nin­de­ki­le­ri çö­züm­le­mek is­ter gi­biy­di: - Piş­man de­ğil­sin de­ğil mi? Akif si­nir­li bir şe­kil­de kal­dır­dı ka­fa­sı­nı: - As­la... Ben o ço­cu­ğa iyi­lik yap­tım. Ken­di­mi ta­nı­yo­rum ben, eğer bu­nu yap­ma­say­dım o ço­cu­ğun ha­ya­tı zin­dan olur­du. Ko­lay ko­lay ata­mam ben bu dü­şün­ce­le­ri. Se­vim'in ne­den te­da­vi is­te­me­di­ği­ni, teş­his için ge­re­ken şey­le­ri sırf o ço­cu­ğa za­rar gel­me­sin di­ye yap­tır­ma­dı­ğı­nı bi­li­yo­rum. Ben ya­şa­dım on­la­rı... Avu­kat Tun­cer Bey kaş­la­rı­nı kal­dır­dı: - Akif, te­da­vi edi­le­bi­le­cek miy­di der­sin? Eğer teş­his bir haf­ta ön­ce kon­say­dı, ka­rın kur­tu­la­cak mıy­dı? Bu­nu hiç dü­şün­dün mü? Akif ir­ki­le­rek bak­tı kar­şı­sın­da­ki tec­rü­be­li avu­ka­ta, ke­ke­le­di: - Ben... bil... Ta­bi­i kur­tu­la­bi­lir­di bel­ki, bil­mi­yo­rum. Tun­cer Bey ar­ka­sı­na yas­lan­dı: - Ben­ce sen inan­mak is­te­dik­le­ri­ne ina­nı­yor­sun. Ak­lı­nı de­ğil duy­gu­la­rı­nı din­li­yor­sun. Ka­rar se­nin oğ­lum, di­le­rim piş­man ol­maz­sın. Söy­le­di­ğin gi­bi pa­ra­yı da ada­mın he­sa­bı­na ya­tır­dım. Akif bu ko­nuş­ma­dan son­ra kalk­mış, o gün­den be­ri de avu­ka­tıy­la da hiç ko­nuş­ma­mış­tı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.