Boş gözlerle yere bakıyordu

A -
A +

Gülbahar koşarak girdi evine. Kapıyı olanca gücüyle kapattı. Gözyaşları durmuştu. Derin bir soluk aldı. Hayatının en önemli kararını vermiş, bundan sonra yaşayabileceği bütün her şeye hazırlıklı bir şekilde bekliyordu. Yüreğinin bir köşesinde kocaman bir yer açtığı yavrusunun bütün sevgisini oraya yığmış ve kapısına kocaman bir kilit takmıştı. Son nefesini verene kadar o kilidi açmamaya yeminliydi artık... Yüreğinde bir değirmen taşı büyüklüğündeki sıkıntı boğazında bir yumruk halini alıyor, kafesinden dışarı çıkmak için kuduran bir panter gibi gözyaşları göz pınarlarında bekliyorlardı. Ama izin vermedi Gülbahar. Hiç konuşmuyordu. Biliyordu ki ağzını açtığı anda sözcükler yerine hıçkırıklar bir çağlayan gibi dökülüp akacaktı. Dişlerini sıkmıştı. Kapının vurulduğunu duyarak kaşlarını çattı. Gelen Pakize'ydi. - Gittiler. İnşallah sağlıklı yolculukla varırlar İstanbul'a... Yan gözle Gülbahar'a baktı. Konuşmuyordu genç kadın. Aldırmadı: - En iyisini yaptık be Gülbahar. Herkes için en iyisi. Hiç sıkma canını... Cevap vermedi genç kadın. Boş gözlerle yere bakıyordu. O sırada Hıdır girdi içeri. Sırıtıyordu: - Sorgudan geliyorum yine. Bu komutan durup durup sorguluyor beni ama nafile... Pakize gözlerini kıstı: - Eee, keser döner sap döner, gün gelir hesap döner Hıdır. Bu kadar böbürlenme. Hayatınız tehlikede hep. Açık açık belli olan bir şey var. Davulcu Yılmaz'ın oğlunu biri vurdu. Ama kim? Delibaşlardan biri olduğu kesin. Komutan görevini yapıyor. Hıdır tedirgin olmuştu: - Çok biliyorsun sen Pakize Ebe, kadın halinle bilmediğin şeylere karışma, ortalığı bulandırma, çeneni kapalı tut. Pakize anlamlı bir gülümsemeyle omuzlarını kaldırdı: - Ben bilmem bir şey, herkesin dediğini, herkesin bildiğini biliyorum ben de... Komutana söylenme, adamın görevi bu. Delibaşlardan bu işi yapabilecek kim var? Sen! O yüzden seni sorguluyor adam. Hıdır ağır küfürler homurdandı başını başka yöne çevirirken. O sırada fark etti Gülbahar'ı: - Ne oluyorsun kız? Bu ne tafra yine? Bir kahve yap Pakize Ebeyle bana da içelim. Sonra gideceğim. Babamın bahçesinde ilaç yapılacak. Kayısılar kurtlanmasın... Gülbahar yerinden kalktı. Hıdır göz kırptı Pakize'ye "ne iş bu?" dercesine. - Yok bir şey, rahat bırak onu. Evlat kaybetti kolay değil. O günden sonra Gülbahar hiç konuşmadı. Eğer konuşursa hıçkırıklarını tutamayacağını düşünüyor, kimsenin ağladığını görmesini istemiyordu. Eğer konuşursa yüreğinin kilidi kırılacakmış gibi hissediyordu... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.