Villaya doğru yürümeye başladılar. Sermet bir anda nereden çıktıkları belli olmayan iki tane iri yarı adamın kendilerine doğru geldiğini gördü. Adamlardan biri gözlerini kısarak baktı Sermet'e. Turgut elini kaldırdı: - Merhabalar, patron içeride mi? Adam başını salladı. Gözlerini hâlâ Sermet'ten ayırmıyordu. Turgut müdahale etti: - Yabancı değil, bizimle çalışacak. Adam kuşkulu bakışlarını hâlâ Sermet'in üzerinden çekmemişti. Hep birlikte ilerlediler. Mermer merdivenlerden çıkıp kapıya geldiler. Burada başka bir adam karşıladı onları. Kapıdan içeriye girdikleri zaman Sermet şaşkınlıktan küçük dilini yutacak gibi oldu. Hayatında ilk defa böyle bir lüksün içindeydi. Her taraf mermerdi. Üst kata çıkan merdivenler bordo halıyla kaplıydı. Tavandan sarkan kristal avizeler adeta ışık saçarak parlıyordu. Duvarlarda devasa büyüklükte tablolar vardı. Hemen girişin yanındaki büyük kapının önünde durdular. Burada bekleyen zayıf delikanlı gülümsedi: - Hoş geldin Turgut ağabey... Patronu mu göreceksin? - Evet Yalçın. Haber versene... Zayıf genç çevik bir hareketle büyük kapıyı iki defa tıklatarak içeriye girdi. Turgut yan gözle Sermet'e baktı. Adamın hayranlığı ve şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu. Çok geçmeden delikanlı göründü: - Gelin, sizi bekliyor patron... Büyük kapıdan içeriye girdikleri zaman Sermet'in şaşkınlığı bir kat daha arttı. Bütün pencereler kadife perdelerle kaplıydı. Mobilyalar altın sarısı çerçeveleriyle adeta "Kral dairesi" gibiydi. Tam karşıdaki mermer şöminenin önünde duran orta boylu, top sakallı, şişman adam elindeki kahve bardağı ile onlara doğru yürüdü: - Hoş geldin Turgut... Hayırdır, seni sabah sabah buraya getiren sebep ne? Turgut saygıyla koşup ellerine sarıldı adamın, öpmek için eğildi ama adam geri çekti elini: - Tamam, tamam, anlat bakalım... - Patron bu arkadaş Sermet. Bizimle çalışmak istiyor. Ben de sizinle görüştürmek istedim. Adam dikkatle süzdü Sermet'i. Bir müddet konuşmadı, neden sonra hafifçe boğazını temizledikten sonra gülümsedi: - Hoş geldin Sermet... Demek bizimle çalışmak istiyorsun... - Evet ağam... - Güzel... Bu iş tehlikeli bir iştir, bunun önemini anlayabiliyor musun? - Biliyorum ağam, Turgut arkadaşım anlattı biraz. Dikkatli olacağım, kimseye bir şey bahsetmeyeceğim ve her zaman tetikte olacağım. Patron başını salladı: - Gözümüz üzerinde olacak, en ufak bir yanlışında neler olabileceğini herhalde tahmin edersin. Biz her işimizi kendimiz hallederiz. Yanlış yaparsan bunun bedelini de ben kendi yöntemlerimle ödetirim sana. Sermet yutkundu: - Ne emredersen öyle yaparım ağam... > DEVAMI YARIN