Bu buluşmayı Faruk istemişti

A -
A +

Faruk kapıda kendilerini karşılayan şef garsona gülümseyerek: - İzzet Bey, çok özel bir yemek istiyorum. Masamız Boğaz'a bakan masalardan biri olsun lütfen... - Merak etmeyin Faruk Bey. Pişman olmayacaksınız... Ardından Faruk'un yanındaki uzun boylu genç hanıma dönerek kibarca seslendi: - Hoş geldiniz hanımefendi... Betül tebessümle cevap verdi. Boğaz'ın en lüks restoranlarından birine gelmişlerdi. Bu buluşmayı Faruk istemişti. Enine boyuna konuşmak istiyordu Betül'le. Genç kız Amerika'dan döndüğünden beri gerek Haşmet Beyin, gerekse Zekiye Hanımın baskıları iyice artmıştı. Her ikisi de bu evliliğin bir an önce olup bitmesini istiyorlardı. Bu baskılara karşı koyamayan Faruk Betül'ü daha yakından tanımak, onunla bütün detayları konuşabilmek için bir gece önce telefon etmiş ve bu öğlen yemeğini ayarlamıştı. İki genç şef garsonun peşinden ilerlediler. Restoranın denize doğru çıkıntılı olan bölümündeki iki kişilik masanın önünde durdu şef garson: - Burası uygun mu Faruk Bey? - Teşekkür ederim, gayet güzel... Kibarca Betül'ün oturmasına yardım etti. Karşısındaki sandalyeye de kendisi geçti. Masanın kenarında bekleyen garsona döndü: - Biz o muhteşem balıklarınızdan istiyoruz. - Emredersiniz, eğer seçimi bana bırakırsanız size kılıç şiş veya kalkan öneririm. Faruk "ne dersin?" diye sorar gibi Betül'e baktı. Genç kız zarif bir şekilde: - Ben kalkan istiyorum. Yalnız güzel pişmiş olsun. - Hiç merak etmeyin hanımefendi. Özel olarak hazırlatacağım. Faruk atıldı: - Yanında da salata ve garnitür getirin. - Baş üstüne efendim. İzninizle... İki genç birbirlerine bakıp gülümsediler. Betül başını denize doğru çevirdi: - Memleketimin en çok özlediğim şeylerinden biriydi Boğaz ve balık. Bir sene bile olsa bu ayrılık, insan zaman zaman dayanamayacağını düşünüyor. Burnumda tüttü ülkem, ülkemin insanları ve ülkemin yemekleri. İnsan uzak kaldığı zaman bunu anlıyor. Faruk dikkatle bakıyordu genç kızın yüzüne: - Haklısın. Kişi elindekinin kıymetini ondan ayrı kalınca anlıyor. Betül başını salladı ve ellerinin birbirine kenetleyerek masanın üzerine koydu: - Evet, şimdi konumuza gelelim, bu yemek davetinin bir amacı olduğunu düşünüyorum. Faruk dudaklarını ıslattı diliyle, derin bir nefes alarak arkasına yaslandı: - Konuşmak istedim. Konuyu dönüp dolaştırmayacağım. Bizimkilerin düşüncesini biliyorsun sanırım. İkimizin evlenmesi konusunda hem senin ailen hem de benim ailem çok ısrarlı. Betül gözlerini kıstı. Yeşil gözleri dikkatle inceliyordu karşısındaki genç adamı... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.