Faruk gözleri kısılmış, şakakları zonklar bir şekilde yatağın kenarına oturmuş yerdeki mektuba bakıyordu. Bunun bir açıklaması olması gerekirdi. İnanamıyordu. Bir daha uzandı ve mektubu alıp okudu. Her şey çok açıktı. Karısının son zamanlardaki şüpheli tavırları, eve geç gelmelerinin anlamı açıktı artık. Aldatılma duygusunun verdiği öfke şaşkınlığın yerini almaya başlamıştı. Beyninden vurulmuş gibiydi Faruk. Sakin olmaya gayret ediyordu. Bunun mutlaka hesabı sorulacaktı ama kızlarının yanında bunu yaşamak istemiyordu. Üzerini giyindi ve mektubu cebine koyarak aşağıya indi. Fulya ve Handan derslerini bitirmişlerdi. Genç kadın gülümsedi kocasına: - Acıkmadın değil mi Faruk, şimdi hazırlanıyor yemek. Faruk kaşları çatık bir şekilde koltuklardan birine oturdu. Handan şaşırmıştı. Tam karşısında ayakta durdu: - Bir şeye canın mı sıkıldı? Genç adam gözlerini kısarak öfkeyle baktı onun yüzüne. Handan iliklerine kadar titrediğini hissetti bu bakışlar karşısında. - Sonra konuşuruz. Ben yemek yemeyeceğim. Kızlar da karınlarını doyurup odalarına çıksınlar. Seninle konuşacaklarım var. Funda dudaklarını ısırdı. Demek ki babası mektubu bulmuştu. Heyecan içinde yerinden kalktı. Tam Handan'ın yanından geçerken pis pis sırıttı. Handan bir şeyler olduğunu anlayacak kadar zeki bir kadındı. İki kız karınlarını doyurduktan sonra odalarına çekildiler. Fatma da masayı topladı. Salonda karı koca yalnız kalmışlardı. Handan tam kocasının karşısındaki koltuğa oturup ayak ayak üzerine attı ve ellerini kucağında kavuşturdu: - Evet Faruk, seni dinliyorum, sanırım bir şey var? Faruk elini cebine attı ve zarfı çıkarttı, Handan'a uzattı: - Bunun cevabını istiyorum. Ondan sonra da valizini topla ve bu evden git! Şaşkınlıkla uzandı genç kadın zarfa. Okudukça yüzünün rengi değişti ve dehşetle fırladı ayağa: - Bu kocaman bir iftira, ben hayatımda hiç görmedim bu mektubu! - Senin gardırobunda buldum Handan. Sana yazılmış, adınla hitap ediyor. Genç kadın dudaklarını ısırdı. İçine düştüğü kumpası anlamıştı. Bu Funda'nın işiydi. Onu ancak bu şekilde uzaklaştırabilecekti bu evden. Eğer bunu açıklarsa Faruk'un kızını parçalayacağını biliyordu. Ayrıca emin olmadan on yedi yaşında bir genç kızı suçlamak ne derece doğru olurdu. Başını iki yana salladı: - Eğer beni tanıdıysan böyle bir şey yapmayacağımı da bilmen lazım. Faruk başını kaldırıp onun gözlerinin içine baktı: - Hemen bu evi terk et Handan, seni görmek istemiyorum artık!.. DEVAMI YARIN