"Bu evliliği asla onaylamayacağım"

A -
A +

Şaheser Hanım bu sert konuşmanın ardından ayağa fırlamıştı: - Sen küstah bir adamsın Faruk! Ben de Şaheser Şahin'sem bu evliliği asla onaylamayacağım. Torunlarımı üvey anne elinde hırpalatmayacağım. Faruk umursamaz bir şekilde cevap verdi: - Elinden geleni ardına koyma anne. Kızına döndü: - Eğer sen de babaannenle aynı düşüncedeysen gidebilirsin onunla. Hiç itiraz etmem kızım. Ben seni olgun, mantıklı düşünen, annesinin kızı olarak bilirdim ama görüyorum ki sen annene değil başkasına çekmişsin. Bu sözleri söylerken yan gözle annesine bakmıştı. Şaheser Hanım çantasını kaptığı gibi fırladı salondan. Birkaç saniye sonra dış kapının sert kapanma sesi duyuldu. Faruk iki elini iki yana açtı, kızına döndü: - Görüyorsun işte... Doğru bir şey mi bu davranış? Babaanneni kötülemek istemiyorum sana, kötü bir insan değil ama düşünceleri sağlıksız. Annenle yaşadıklarına en yakın şahit sensin. Annen ne kadar üzülür, ne kadar ağlardı. Sana inanamıyorum. Demek soluğu babaannenin yanında aldın ha? Funda kaşları çatık bir şekilde önüne bakıyordu. Hiçbir şey söylemeden fırladı yerinden. Kendi kendisiyle savaş halinde olduğu belliydi. Faruk üstelemedi. Küçük kızıyla birlikte sofraya oturdu. Güzelce karınlarını doyurdular. Yemekten sonra baba-kız bir film seyrettiler. Sonra Fulya yatmaya gitti. Faruk yalnız kalmıştı. Işıkları söndürüp pencere kenarındaki koltuğa oturdu. İnci'yi düşünmeye başladı: "Sana verdiğim sözü tutuyorum karıcığım. Belki bu da benim kaçışım! Ama biliyorum ki sen buna karşı değilsin. Handan iyi bir insan. Senin yerinse benim yüreğimde her zamanki gibi başköşede olacak..." Annesinin davranışına üzülmüştü. Şaheser Hanım hayatı boyunca oğlunu kıskanmıştı. Onu paylaşamıyordu. Onun üzerinde çocukluğunda olduğu gibi yönetimin hep kendisinde olmasını istiyordu. Faruk bunun tahlilini İnci sağken yapmıştı. - Alışacak! diye mırıldandı kendi kendine. Benim hayatıma müdahale edemeyecek. Buna izin veremem. Eğer ipin ucunu kaçırırsam mutsuz olurum. Bir süre daha oturdu pencerenin önünde. Handan'ı düşündü. Yarın müracaatı yapacaktı. Fazla uzatmaya gerek yoktu. Gerekli hazırlıkların uzun süreceğini düşünmüyordu. Nikah gününü de alabileceği en erken zamana almak niyetindeydi. Uzatmanın bir anlamı yoktu. Huzurlu bir şekilde kalktı yerinden. Yukarı çıktı. Küçük kızının odasına girdi. Mışıl mışıl uyuyordu. Funda'nın kapısına geldi bir süre tereddüt etti. Sonra bakmadan kendi odasına doğru yürüdü... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.