Neriman çıkar çıkmaz pencereye atıldı İpek. Bodrum katından dışarısını görmek çok da keyifli değildi. İnsanların belden yukarılarını görebilmek için pencereye doğru iyice yapışıp, kafalarını yukarıya kaldırmaları gerekiyordu. İpek merakla baktı çevresine: - Yok, gitmiş... Ben sana söyledim Gül, iki dakika konuşacaktık... Gül derin bir nefes aldı ve omuzlarını silkti: - Saçmalama kızım, apartmanın önünde ne konuşacaksın? Annem görürse mahveder bizi... İpek saçlarını geriye attı: - Öf, bıktım ben bu hayattan... Yaşamaktan nefret ediyorum. İstediğim hiçbir şeyi yapamıyorum. Selim de söylüyor zaten, hak etmiyorsun bu hayatı diyor! Gül acı bir tebessümle baktı kardeşine: - Kim hak ediyor ki? Diye söylendi... Bütün milletin yaşadığı hayata bak, bir de bizimkine! Yerin altına gömülmüşüz, buradan kafanı çıkarmak istesen annen tarafından beynine bir balyoz indiriliyor, neymiş, biz yalnız yaşayan bayanlarmışız, başımızda erkek yokmuş, iki misli dikkat etmeliymişiz... İpek somurtarak indi pencereden: - Ne alakası varsa... Bir bahane bulup dışarı çıkmam lazım. Selim mutlaka konuşmamız lazım diye not göndermiş. Ulaşmam lazım ona... Gül ağzına masanın üzerinde duran kâğıtlı şekerlerden birini attı: - Kırtasiyeciye gidiyorum diye çık! Takip edecek hali yok ya annemin! Tam sözlerini yeni bitirmişti ki Neriman içeri girdi: - Yedi numaranın acele postaya verilmesi gereken bir mektubu varmış, ben iki dakika postaneye gidip geleyim. Siz oturun dersinizi çalışın. İpek bunu fırsat bildi ve atıldı: - Ben kırtasiyeciye gideceğim anne, çizgili kağıt almam lazım. Ben uğrayayım istersen, sen yorulma... Neriman gözlerini kısarak baktı kızına. Sonra dudak büktü: - Eh madem... Oyalanma ama, işini bitir, mektubu at, hemen eve gel. İpek telaşla kapıya koştu. Üstüne montunu giyip fırladı. Neriman arkasından seslendi: - Kızım, mektubu almadan nereye? Ne bu acele? Genç kız gülerek mahcup bir şekilde döndü: - Ay unuttum anne! Nerede zarf, para da ver... Neriman zarfı uzattı, yanında bir de kağıt para verdi: - Dikkat et, üstünü getir. Senin kağıt için paran var mı? İpek başını salladı: - Var, merak etme... Aceleyle merdivenleri tırmandı. Neriman gülümsedi onun arkasından: - Hâlâ büyümedi. Koca kız oldu, on beş yaşına geldi, hâlâ çocuk! Bu sözlerden sonra örgüsünü alıp divana oturdu. Gül hâlâ televizyonun karşısındaydı. > DEVAMI YARIN